Feminist kongresi...

New York'ta toplanan feminist kongresinde Amerikalı kadın kürsüye çıkarak:"Ben çok iyi bir şirketin genel müdürüyüm.Bir gün alışveriş yapmaktan sıkıldım ve kocama bundan sonra alışverişi sen yapacaksın dedim.Birinci gün yapmadı,ikinci gün yapmadı üçüncü gün yaptı." der.İngiliz kadın kürsüye çıktı ve dediki:"Ben de iyi bir şirkette üst düzey yöneticiyim.Bende kocama dedimki artık bulaşık işlerine sen bakacaksın.Birinci gün yapmadı,ikinci gün yapmadı baktım ki üçüncü gün bulaşıkları yıkamış."Fadime de kürsüye çıkmış ve :" Bende irgün Temel'e dedim ki artık çamaşırları sen yıka.Birinci gün görmedim,ikinci gün görmedim,üçüncü gün gözüm yavaş yavaş görmeye başladı.

Parmak...

Temel bir gün doktora gitmiş ve:
-Doktor bey parmağımı kafama bastırıyorum acıyor,omzuma bastırıyorum acıyor,kalbime bastırıyorum acıyor,gözüme bastırıyorum acıyor.
Doktor çok şaşırmış.Temel'yapılabilecek tüm testleri yapmış ama birşey çıkmamış.Daha sonra Temel'in parmağının kırık olduğu anlaşılmış.

Savaş...

Temel paraşütle aşğı inerken yolda Cemal'i görmüş:
-Nereden celeysun uşağum, demiş.
Üstü başı barut isi olan Cemal:
-Cephanelikten, demiş.

İdam

Cinayet suçuyla tutuklanan adam, giyotinle idama mahkum edilir.Hakim mahkemede karar sebeplerini okuyordu. Ama yazı oldukça uzundu.Yargıç dayanamadı ve suçluya dönerek :

-"Al bu kağıdı oğlum" dedi."Bunu daha sonra sakin kafayla sen okursun."

Hediyemiz olsun...

Adam ameliyat olmuş ancak midesinde bir makas unutulmuştu.Hastaneden çıkacağı gün, doğruca ameliyatı yapan doktorun odasına gitti.
-"Doktor bey" dedi,yalvaran bir sesle."Unuttuğunuz makası almayacakmısınız?"
Doktor güldü.
-"Rica ederim." dedi. "Ne önemi var. Oda bizim hediyemiz olsun."

 

Sonra içeriz...

Adam apandist ameliyatı oluyordu. Operatör lokal anestezi yapmıştı. Bir aralık hemşireye seslendi:
-"Biraz alkol getirin"
HAsta masadan başını kaldırdı:
-"Şimdi olmaz doktor, ameliyattan sonra içeriz."

Karne...

Küçük Temel basına elindeki karneyi uzatmış.
Babası:
-"Böyle bir karneyi getirmeya utanmıyor mususn?"
Küçük Temel:
-Ben getirmedim ki, bu karne senin ki. Annem sandıkta bulmuş.

Subay ve Er...

Güney Amerikalı bir er ve ubayı konuşuyorlardı:
-Savaşta bir düşmana rastladın ne yaparsın?
-Vururum.
-Doğru. Peki bir düşman bölüğüne rastladın ne yaparsın?
-Vururum.
-Olmadı. Koşup karargaha haber veririsin. Peki savaş meydanında bir ineğe rastladın ne yaparsın?
-Vururum.
-Olmadı.
-Koşup karargaha haber veririm.
-Yine olmadı. Boynuzlarından tutup karargaha sürüklersin.Şimdi beni gördün, ne yaparsın?
-Vururum.
-Olurmu canım ben senin komutanınım.
-Karagaha haber veririm.
-Yahu ben düşman bölüğü değilimki.
HAh tamam. Boynuzlarından tutup karargaha sürüklerim.

 

Başkan...

Başbakan Temel, gazetecilere açıklıyor:
-Programımızı tamamlamak için dört yıl daha istiyoruz.
-Peki programınız nedir?
Dört yıl daha görevde kalmak!

Üniversite...

Üniversitede okuyan 4 öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar. Profesöre gidip bindikleri arabanın lastiğinin patladığı için sınava katılamadıklarını ve kendilerini tekrar sınav yapmasını söylerler. Profesör kabul eder ve ertesi gün onları boş bir sınıfa alır ve hepsinide sınıfın bir köşesine oturtur. Üç soru sorar.
1. ve 2. soruların değeri 15'er puandır.Sonuncu ve 70 puan değerindeki soru ise oldukça ilginçtir. "Arabanın hangi lastiği patladı?"

Mucize...

Bir rahip, bir ayyaş ve birde mühendis giyotinle idama mahkum edilir. Önce rahip çıkarıldı. Ona "Yukarı mı yoksa aşğımı bakmak istersin?" diye sorulur. Rahip:"Son defa gökleri seyretmek için yukarı." der. Cellat giyotini serbest bırakır ancak giyotin rahibin boynuna birkaç santim kala durur. Halk:" Bu bir mucize!" diye bağrıştı. Sonra ayyaş çıkartıldı ve cellat onada aynı soruyu sordu. O da:" Son defa içki içmek için yukarı." dedi. Ce