Başkalarıyla olan ilişkilerimiz, onları tanımak için olan iştiyakımız,
bizim, bizdeki olan kapıları çalmak, aralamak yani kendimizi tanımaya başlamak
demektir. İnsanlarla tanışmak için aradaki engelleri kaldıralım. Müdürün de
işçisinden öğreneceği çok şey vardır. Duvarlara kapı açmaya çalışırken, kapı
duvar olmasın. Descartesin “Düşünüyorum öyleyse varım” sözüne Arif Nihat Asya:
“O yanlış” demiş, “Düşünülüyorum, öyleyse varım”.Mızrağın ucundaki dikiş iğnesi
Elias Hawe dikiş makinesindeki iğne deliğini rüyasında görmüştür.
Kendilerini bir amaca adayanlara rüyaları da hizmetkar olur. Eserlerinin doğum
sancıları rüyalarına sıçramamış olanlara, rüyalarında yeni eserler gösterilmez.
Artık bana karışma
Her başarısızlık başarıya doğru atılmış ilk adımdır. Yolumuzdaki aksilikler
bizler için birer öğretmendir. Bal, arılara aittir. Arılar, acı çiçekleri,
tatlı bal olmaya mecbur kılar. Eğer içinizde, karşılaştığınız her yeni durumu
olumsuzluk, bezginlik olarak karşılayan ikinci bir şahıs varsa, ona “Artık bana
karışma” deyip yolunuza devam edin.
Tufan demek Nuh demektir.
Fırsatlar hazır bulunanlar içindir. Fransız Milli Kahramanı İtalyan asıllı
Napolyon için Fransız ihtilali bir fırsattı. O, bu fırsat için her yönüyle
hazırdı. Bir Çin atasözü şöyle der:“Rotası olmayan geminin yelkenlerini
dolduracak rüzgar yoktur”.
Goethe,kendisine engel olmayan insanlar için de en güzel örnektir.
Yeteneklerini sonuna kadar zorlayan bu insan, sanatta, bilimde, siyasette ve
daha bir çok dalda güzel eserler vermeye çalışmıştır. Bizler de yeteneklerimizi
bilip, hedeflerimizi saptayarak ve imkanlarımızı kullanarak yapacağımız işi
hakkıyla yapmalıyız.
İstiyor muyuz? Olmasa da olur mu?
Hayal etmek, gerçekle ilişkisini kaybetmediği sürece işe yarar. Düşündüğümüz
bir işi yapmak istiyorsak, ona büyük bir aşkla inanmamız gerekir.
“Ne yapalım, olmasa da olur” anlayışı, inanmamış gönüllerin lafıdır.
Kış, Kendisini Naza Çeken Bahardır.
Her kavuşma ayrılıkla başlar. Meşakkatin sonunda sevinç vardır. Hiçbir zaman
korkmayalım ve ümidimizi kaybetmeyelim. Dağına Göre Kar...
Eğer birşeyi istiyorsak, onun getireceği bütün sıkıntılara razıyız demektir ve
gücümüzün dışında bir yük de omuzlarımıza yüklenmez.
Bağımsızlığı, İdeallerine Esir Olmakta Bulanlar
Gerçek hürriyeti, “ideallerine esir olmak”la tanımlayanlar hiçbir şekilde
kısıtlanamazlar, engellenemezler. Hayatlarını sadece hedeflerine kilitlemiş,
ideallerinden ödün vermeyen insanlar, başarıya ulaşabilirler. Sultan Murad
Hanın oğullarına vasiyeti iki kelimelik: “Attan inmeyesiniz” lafıdır. Peşinden
milyonları sürükleyen büyük düşünür Said Nursi, servet olarak geriye bir cep
saati bırakmıştır. Evet! ideallerinin esaretinde yaşamayı bilenler
ideallerindeki hürriyeti bulmuşlardır.
İtalya’yı Kurtaran Adam
1513 İtalya’sındaki siyasi ve iktisadi karışıklık, İtalyan vatansever
Machavelliyi “Bu karışıklığı ancak büyük bir lider önleyebilir” düşüncesiyle
“hükümdar” isimli eserini yazmaya sevketti:
“Devletin menfaatleri uğrunda herşey mubahtır. Devlet adamı hileye, şiddete
başvurabilir” gibi düşüncelere sahip Machavelli, sonraki asırlarda lanetlense
de amacına ulaştı.
“Nerede hürriyet yoksa orası benim vatanımdır”
1776da Amerika’da Thomas Painenin “Sağduyu” adlı kitabı Amerika’yı İngiliz
sömürgesinden kurtarmış ve bağımsız bir devlet haline getirmiştir.
Ayıdan Dost Olmaz...
Dostlarınızı kendi cinsinizden ve akıllı olanlardan seçin. Ahmak dostların bize
kaybettirdiği zaman az değildir. Ahmak dostu olanın, ayrıca düşmana ihtiyacı
yoktur. Olumlu Programlar Yüklenin
Yapacağınız işlerden galip ayrılmayı istiyorsanız, kendinizi galibiyet için
programlayın. Başarıya programlanmış her insan başarıyı yakalayacaktır.
Siyasetimiz Güzel Olsun
Her zaman peşin hükümlü olmaktan kaçınmalıyız. Bunun hem bize zararı hem de
başkalarıyla olan ilişkilerimize zararı olur. Karşılaştığımız bir kişiye
hoşlanmadığımız bir hareketine karşılık peşin hükümlü davranmamız belki de
sonradan kazanacağımız bir dostluğu önceden baltalamak olur. Bazen de
halledebileceğimiz bir işin ilk denemesi başarısız olunca onun hakkında peşin
hükümlü davranıp o yeteneğimizin körelmesine neden olabiliyoruz.
Sizin Kaybettiğinizi Sizin Gibi Aramazlar.
Kazanırken çevremizde bulunan dostların çağı kaybederken çevremizden
kaybolurlar. Kendi işimizin başkası tarafından iyi bir şekilde yapılmasını
beklemek saf dillilik olur. Önemli olan kaybetmemek. Kaybettiğini da tek başına
arayacak gücü kendinde bulabilmektir.
Hiç Bilenlerle Bilmeyenler Bir Olur Mu?
Başladığımız bir işi, bilgili bir şekilde yaparsak bitirebiliriz. Bilgisizce
körü körüne yapılan bir işten hayır beklenmez. Burada bize düşen en önemli şey
kitap okuyup, bilgi dağarcığımızı genişletmemizdir.
Çizmeden Yukarı Çıkılırsa...
Başkalarına karşı tavırlarımızda her zaman ölçülü davranmalıyız. Nerede
başlanıp, nerede durulacağını bilmek bir fazilet işidir. Ya kendimizi kontrol
altına alacağız, ya da şahsımızın kontrol altına alınmasına izin vereceğiz.
Sizce hangisi daha onurlu?
Hesabınızı İyi Bilmelisiniz.
Hesabını bilen, dengeli yaşamayı da bilir. Gelir ve giderimiz dengeli
olmalıdır. Ya gelirimiz kadar harcayacağız, ya da harcadığımız kadar gelir elde
etmek için çalışacağız. Bu dengeyi kuramayan insanların çoğunlukta olduğu bir
ülkenin durumunu düşünebiliyor musunuz?
Haklarımızı Savunacağız
Yaşantımızda birçok problemle ya da iş hayatımızda bir çok rakiple
karşılaşabiliriz. Kendi kuvvetlerimizi kullanırken karşı kuvvetleri de lehimize
çevirebilmek için uzlaşma yoluna gitmeliyiz, Tedbir bir uzlaşma metodu dur, bir
zafiyet değildir. Uzlaşma teslim olma anlamına da gelmez. Aslında uzlaşma tam
anlamıyla kendimizi savunmadır. Ve bunu yapmak bizim hakkımızdır.
İlkeli Olmak Büyük Bir Plan Yapmaktır
İlkelerini tespit eden, onlarla yaşamasını bilen, ilkeleri ile bütünleşen
insanlar yaşadıkları çevreyi de kendi renkleri ile renklendirirler. İlke sahibi
insanlar doğrudan hiçbir zaman ayrılmamalılar. Başkalarına saldırmak ilke
sahibi insanların yapacağı bir iş değildir. İlke sahibi olmak büyük bir plan
yapmak ve bu plana ısrarla uymaktır.
Kendimizle
Hesaplaşmanın Filmi: İç Dilimiz
İç dilimiz ne kadar güzelse, dış görünüşümüz de o kadar iyi olur. Jest ve
mimiklerimiz, bakışlarımız, yürüyüşümüz, davranışlarımız hep iç dilimizi
yansıtır. Hayattan ne istediğimizi hep iç dilimiz karar verir.
Kapasiteniz
Ulaşmak İstediğiniz Hedeftir Kapasitemiz nedir? Ulaşmak istediğimiz hedef
“kapasitemiz”dir. Belirlediğimiz hedefe ulaşmayı ne kadar şiddetle istiyorsak
kapasitemizin sınırları da o kadar geniş olur.
Güçlü inanç basit bir netice elde etmez.
Yaptığımız işlerde ne kadar inançlı olduğumuzu ortaya koyan gösterge
neticelerdir. Güçlü bir inanç, basit bir netice ile son bulmaz. Herkes inandığı
gibi yaşamalıdır. Bu örnek bir yaşam biçimidir.
Kökünden Sökülmeyen Her Bitki Yeniden Yeşerir.
Hemen hemen her insanın kötü bir alışkanlığı vardır. Kötü alışkanlıklarımızdan
kurtulmak istiyorsak onu tamamen içimizden söküp atmalıyız. Geçici çözümler hiç
bir zaman sonuç vermez.
Bir Sıkıntı Kaynağı: Mutlu Olmayı Bekleyen İnsan
Gerçek mutluluk, insanın kendi üzerine düşen görevleri eksiksiz yerine
getirmesiyle olur. İnançları doğrultusunda yaşayan her insan kendisini rahat ve
huzurlu hissedebilir. Böyle yapmadığı halde kendisini mutlu hissedenler
vurdumduymaz insanlardır.
Eleştirilmek
İsteyenler, Başarmak İsteyenlerdir.
Kişiler kendi
eserlerinde yanlış bulmak istemezler. Böyle bir durumda başkası tarafından
eleştirilmek isteyen, başarıya ilk adımı atmış demektir. Bundan da önemlisi
kişinin kendisini eleştirebilmesidir. Eleştiri istemeyenin en büyük engeli
kendisidir.
Gözlem Yapmak Teknik Bir Mecburiyettir.
Bir konuda başarılı olmak istiyorsak, yapacağımız en iyi şey, o
konuda başarılı olmuş insanları gözlemlemektir. Bu gözlemleme metodu
kendimizdeki doğruyu, yanlışı bulmamızı da sağlayacaktır.
Zamanınıza Karşı Kıskanç Olun.
“Hayata yeniden başlasaydım saniyelerin nabzını tutardım” diyor
Dostoyevski... Yahya İbn-i Hubeyse’de “Korunması için gayret göstermen gereken
en değerli varlığın zamandır. Fakat görüyorum ki en kolay kaybettiğin şey de
odur” diyor zaman için. Zamanımızı herkes parça parça götürebilir ama hiç kimse
geri veremez. Onun için zamana karşı kıskanç olmalıyız.
İki Hayatın Ortasındaki Değişim
Madem ölüm var zamanımız kısıtlı demektir. Ölüm gelmeden hayatı iyi
kullanmalıyız. Ölümden sonraki hayatımızın iyi kullanmalıyız. Ölümden sonraki
hayatımızın iyi olmasını istiyorsak ölümden öncesini iyi kullanmalı, insan
olmamızın hakkını vermeliyiz.
Büyük Güce Katılmak.
Dünyamız ve insanla ilgili, milyarlarca şaşırtıcı ve düşündürücü
olay vardır. Kainattaki güzellik ve düzen büyük bir gücün eseridir. Bu büyük
güçten faydalanmak, bu güçle irtibat kurmakla mümkündür. Bu irtibatta ona
ibadet etmek demektir. Bu büyük güçle en estetik kucaklaşma şekli namazdır.
Allah ve
Hareket
Allah (c.c.) diyor ki: “İnsan benim sırrımdır. İnsanın mahiyet bendedir.
Kendisini bensiz bilemez” İnsanın Allah (c.c.)ı bilme yolunda göstereceği her
çaba, eksiksiz olma yolunda atacağı bir adım olacaktır. Allah (c.c.)ı bilen
Onunla beraber olan sınırlarının en uç noktalarına doğru cesaretle yürür.
Bırakınız Yapsınlar... Bırakınız Geçsinler...
Adam Smith, “Milletlerin zenginliği” adlı eserini 1776da piyasaya çıkardı. Bu
kitapta, yoksullar üzerindeki ekonomik terörü şiddetle eleştirdi. Toprak
reformunu savundu. Onun görüşlerini dinleyen İngiliz işadamları zengin oldu.
Sivil İsyanlar
Henry David Thoreav, 1849da bir dergide “Sivil İtaatsizlik ismiyle
bir deneme yayınlandı. Denemedeki esas fikir şuydu: “Fertler devlet için değil,
devlet fertler içindir”. Bu yüzden her baskıya, dikta öngören her ideolojiye
karşı çıktı.
Tom Amcanın Kulübesi
Bayan Stowe, “Tom Amcanın Kulübesi” adlı eserinde köleliğin vahşet ve
saçmalığını, kölelerin ızdıraplarını o kadar etkili anlattı ki kölelik
aleyhindeki duygu ve düşünceler kamçılandı.
Fellini Sineması
Federico Fellini, çağdaş sinema ustalarının başında gelir. Fellini,
yanında çalışanların hepsinden azami derecede faydalanır. Kendisini onlara çok
sevdirdiği için onlara çok sevdirdiği için onları istediği gibi çalıştırır.
Onun başkasına gösterdiği bu ilgi sevilen bir rejisör olmasını sağladı.
Fono-Telefoto
Jules Verne, kimsenin daha radyoyu bile düşünmediği bir zamanda
televizyonu hayal etmiş ve ondan “fono-telefoto” diye bahsetmiş, Kuzey
Kutbundan uçakla dönen Amiral Byrda, denizaltının babası Simon Lakede hep ilk
ışık Jules Verne olmuştur.
Düşüncenin Yeniden Yapılandırılması
Bir adama kırk gün deli derseniz deli olur. Edison da sınıfında geri
zekalı diye bilinirdi. Ama annesinin onu samimiyetle savunması Edison’u
yüzyılın en büyük mucidi yaptı. Hayallerinizde engeller olmasın. Bazen
“Korktuğum başıma geldi” deriz. Aslında başımıza gelen belanın tüm iç
şartlarını biz hazırlamış ve belayı mıknatıs gibi çekmişizdir.
Çoğu insan bazı işlerde kendisinin kabiliyetsiz olduğunu düşünür. Aslında o,
bizim zihnimizde bulunan olumsuz resmimizdir. Bu olumsuz resmi ortadan kaldırıp
yeni olumlu resmimizi koymamız gerekir. Doğrusu da budur. Herşeyi mümkün gören,
her mümkünü gerçekleştirebileceğini inanan insan o mümkünü fetheder. Odasındaki
Osmanlı Devleti haritasını “ufkumu daraltıyor” diyerek kaldıran ve yerine dünya
haritasını asan düşünce ve eylem adamının sınırlarını tespit etmek çok güçtür.
Problemlerin
Pişirildiği Ocak
Zihninizi geliştirmeyi istiyorsanız, sabırlı davranmalısınız. Onu
dinlendirmeyi bilmelisiniz. Bilinçaltınızın düşünme ve bulma gücünün,
bilincinizin dinlendiği sıralarda çalışmaya devam etmesi, zihnin
dinlendirilmesi kavramını yeni bir açıdan görmenize yol açacaktır.
Bulma, Kendi Kendinize Özel Bir Yolda İlerlemenizdedir. Aklımıza gelen çoğu
fikir, bilinçaltımız sayesinde hiç beklemediğimiz bir anda gelir. Mozart,
Hyden, James Watt, Walter Scott gibi birçok insan eserlerini onlarla
uğraşmadıkları anda meydana getirmiştir. Kendini gevşetmek, dinlendirmek
elzemdir. Uyurken vücudun bütün enerjisinin dörtte biri beyne gider. Belki de
bu, yeni düşüncelerin doğmasını sağlamaktadır.
İnsanların
Aktığı Meydan
İnsanlarla olan iletişimde ne kadar başarılıysak, kendi kendimizi
yönetimimizde de o kadar başarılıyız demektir. İletişime hakim olduğumuzda
başkalarının olumsuz müdahalelerini en aza indiririz. İletişimde alacağımız
mesafeler ne olacağımızı bize gösterecektir.
Sözlü iletişimde, ses tonunuz, konuşma tarzınız, kelimeler üzerindeki
vurgulamalarınız, iletişim yönünüzü etkiler. Bazıları fıkra anlatır, insanları
ağlatabilirler. Sözlü iletişimde hataların bedeli bazen o kadar ağır olur.
Birisi bir şirkette genel müdür olan kardeşini ziyarete gitmiş. Bir odada
beraber oturup sohbet ederlerken kendisine doğru gelen tüm ziyaretçilere
kardeşini göstererek “Genel müdür o” diyormuş. Bunun sebebi kendisinin
kardeşinden daha şık giyinmesiymiş. Evet, iletişimde imaj da bazen çok şey
anlatır.
İletişimde gözlerin de önemi büyüktür. Bazen gözler çok şeyler anlatabilir.
Cem Karaca, Fethullah Gülen Hoca Efendi ile tanışmasını en az dört TV kanalında
anlatırken hep aynı etkilenişin sözleri ile anlatmıştır: “Gözlerimin içine
bakıyordu”.
Farkların Önünde Duraklamak
John Powys, “Anlaşılma arzusu sevilme arzusu kadar şiddetlidir” der.
Herşeyden önemlisi ilişkilerde samimi olmaktır. Samimiyet, davranışlarımıza
istikrar kazandırdığı gibi, bizi beklenmeyen tepkiler gösteren çekinilecek bir
insan olmaktan da korur.
Sizi Kim
Yönetiyor?
Kendi dışınızdaki herkesi ve herşeyi kontrol edebilmeniz önce kendi kendinizi
yönetiyor olmanızla mümkündür. Korku içinde kaçan insan güçsüzdür. Kovalayan
insan ise, koştukça güçlenir ve kaçanı mutlaka yakalar. Kendi kendini
yönetmeyen insan “kaçan insan” gibidir. Kendi kendini yöneten insan “kovalayan
insan” gibidir. Kararlı ve sakindir.
İçinizdeki
Aslandan Haberiniz Var Mı? Herkesin İçinde Bir Arslan Vardır.
Önemli olan ona emirler yağdırabilmektir. Emir vermek için güçlü, emri
uygulamak içinde disiplinli olunmalıdır. İçimizdeki arslanı arslan gibi
yönetmeye başladığımız zaman çok şey değişmeye başlayacaktır.
Gümüş Mangalın Maşasını Soranlara Aldırmayın. Her insan tenkide maruz
kalabilir.
Önemli olan tenkitler karşısında sakin olabilmektir. Dikkatli bir ayıklama
ile işe yarar olanları alıp, diğerlerini bir köşeye süpürelim. Böyle
davranırsak tenkitler suratımızda patladığında afallamayız.
Son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle diyor: “Çok övgü dinlemekten
sakının. Zira çok övgü boğazlamaktır”. Övgülerin tesiri altında alınan kararlar
sağlıklı olmaz. Yaptığımız işler karşılığında bize övgüler yağdırılıyorsa daha
yapacak çok şey olduğunu düşünüp sakin olalım. Ve bize yardımcı olanları da
unutmayalım.
İnsanın Gücü
İnsanın gücü olgunluğundadır. İnsan olgunluk noktasına akan kuvvetlerinin önünü
kesmezse, kainat gibi olacaktır: Güçlü, düzenli, güzel. Kainatın en “özenli”
yaratığı insandır. Kainat insanın emrine verilmiştir. İnsan kendisindeki gücü
“Allah’ı bilme” şuuru ile kullanırsa, insanlığın maddi gelişimi artacak ve
insanlıkta bu gelişmeden kendisini koruyabilecektir.
Kime
Gidiyorsanız Onunla Gidiyorsunuz
Kainat bir düzene tabidir. Ve o düzenin sahibi büyük bir güç vardır. Kainattaki
herşey insanın hizmetine sunulmuş dekor ve aksesuardır. Aslında insanın da bu
dekor içinde bir yeri vardır. İnsan bu yeri yani bu duruşu kainat sahibinin
istediği şekilde ayarlamalıdır. Mesela namazda ihmalkarlık, kainat dekorunu yok
saymak, o büyük güce saygısızlık etmek demektir. Kainatta çizdiğimiz yolda
ilerlerken Allah’ın onayının olduğu şekilde ilerlemek gerekir. Unutmayalım ki
kime gidiyorsak, onunla gidiyoruz demektir. Cennete Yolculuk
Kudsi bir hadimde Efendimiz (sav): “Allah (cc) şöyle buyurdu: “Cenneti umana Cenneti, Cehennemi umana Cehennemi veririm” buyurmuştur” diyor. Cennete yolculuğun tek şartı, Cenneti umarak sürekli teşebbüs halinde olmaktır. Ne yaparsam Cehenneme girerim?” düşüncesinden çok, “Ne yaparsam Cennete girerim?” düşüncesi bizde hakim olmalıdır. Bunun için de Allah (cc)la olan irtibatımız kuvvetli olmalıdır.