Genel Değerlendirme:
Hızlı düşünüp hazır cevap olabilmek için ve bunun için uyulması
gereken bazı hususlar anlatılıyor. Atlatma, yanlış yöne sevketme, inandırıcı
konuşma, sorular ve türleri, heyecanlandırıcı sözcükler kullanma, bedenin
dilini iyi kullanma ve yöntemleri anlatılıyor.
ÖNSÖZ
Bu kitapta kendi potansiyellerinizin anahtarını elinde tutmanın anahtarını
bulacaksınız. Ancak bu kitap size sadece siz onun gösterdiği yolda ilerlerseniz
yardımcı olacaktır. Eğer kitapta gösterilen alıştırmaları harfi harfine
uygularsanız, ayaküstü düşünmeyi kesinlikle öğrenirsiniz.
"Deneyimli insana soru sormak genellikle deneyim kazanmanın ilk
adımıdır."
Blarneycilik(yaltaklanma):
Blarneycilik kendi söylediklerine kendinizde inanıyormuş gibi görünme ve
konuşma sanatıdır. Bununda ayaküstü düşünmeyle biraz ilişkisi var.
Hazırcevaplık:
Yaşlıca bir adam genç bir bayana mağazaya girerken kapıyı tutmuş. Genç bayan
adamcağıza öfke dolu bakışla şöyle demiş."Bu davranışınızın sebebi sadece
ve sadece bayan olmam." "Yanılıyorsunuz bayan." Demiş
adamda"bu davranışımın sebebi kibar bir insan olmam."
Hazırcevaplılık-karşınızdakine anında haddini bildirme sanatı ayaküstü
düşünmeyle alakası var.
Atlatma:
Atlatma laf kalabalığı yapıp aslında hiçbirşey söylememe sanatıdır. Bununda
ayaküstü düşünmeyle alakası var.
Yanlış Yöne Sevketme:
Yanlış yöne sevketme -bir söz söylerken aslında o sözün anlamının çok dışında
bir şeyler anlatma sanatı.
Bu Kitaplar Kimin İçindir Neden:
Bu kitap bir şeyler başarmayı isteyenler içindir.
-İnsanlarla kurulan ilişkilerin, kendisini hızla yukarı çıkaracak bir yol
olduğundan gizli gizli şüphelenenler için.
-İnsanları ne yapıp edip ikna etmenin, aslında hırslı olmaktan çok daha önemli
olduğu
yolundaki o basit gerçeği anlayan insanlar için.
-İşverenleri, müşterileri kendinden üst düzeydekileri, seyircileri ve benzeri
kişileri etkile-
yen şeyin bilginiz değil de bildiklerinizi aktarma şekliniz olduğunu anlayacak
kadar zekası olan insanlar için.
Bu kitaplar şu kişiler içindir.
-Satıcılar
-Yöneticiler
-Eğitimciler
-Danışmanlar ve kabine üyeleri
-Topluluk önünde konuşma yapanlar
-Halkla ilişkiler ve reklamcılık dallarındaki muhasebe müdürleri
-Sözcüler
KENDİNİZİ TANIYIN
Durgun akan suların yatağının derin olduğu söylenir. Boş aletlerin daha çok ses
çıkardığını söyleyerek, bu kanıyı farklı bir bakış açısından dile getirmiş
oluruz.
Kumarda birkaç milyar kazansaydın sorusuna huzursuzca, yutkunur, omuzlarınızı
silker ve "Eee bilemiyorum" denilip sohbet kesilirse
1-Bay KARARSIZ özgüven sahibi değildir.
2-Uydurabilecek geniş bir düş gücüne sahip değildir.
3-Ötekilerin kendisiyle alay edeceğini düşünmektedir.
4-Can sıkacak kadar tedbirli insandır.
Bay karasıza sıkıcı insan etiketi yapıştırılır ve bir daha hiçbir yere davet
edilmez. Son derece iyi insandır. Başkalarının kendisiyle ilgili düşüncelerine
fazla önem veriyor olabilir. Ne yazık ki , bedenindeki üretici sıvıların
akışına izin vermemektedir ; duygularını öyle sıkı dizginliyordur ki zihni asla
dört nala gidememekte, sadece yürüyebilmektedir.
Kumarda birkaç milyar kazansaydım ne yapmak isterdin gibi aptalca bir soruya
cevap vermem gerekiyor beyniniz size nasıl cevap vermeniz gerektiğini şıp diye
söyleyiverir. Biz de neşeyle "harcarım" deriz.
Hızlı bir şekilde düşünürken kendimize sarsılmaz bir şekilde güvenmemizi
sağlayan bu yüksek idrak düzeyine ulaşabilmemiz için içimizdeki heyecanı
harekete geçirmeliyiz. Çünkü düşüncelerimiz ve konuşmalarımızla doğaçlama
yapabilmemizi aslında içgüdüsel bir şekilde bilinçaltında biliriz.
Sokrat aşağı yukarı şunları söylemiştir ; "kendisini tanımayan insan
hiçbirşey bilmiyordur"
Söylemeye çalıştığım şu, yaşamamıza heyecan katacak kişi sadece kendimiz bir
başkası değil. Belki de kişiliğimiz konusunda gerçekçi bir portreye sahip
olmamız gereklidir.
SORULAR, SORULAR, SORULAR
Topluluk karsısında konuşmaya yeni başlayan biri, kamera yada
mikrofon karşısında aşağıdaki hatalardan birkaçını yapacaktır; hatta bazen
hepsini yapacaktır. Eee, Iııı... sendromu, mesleği topluluk önünde konuşmak
olmayan kişilerde çok görülür. Eee, Iııı silmenin tek yolu alıştırma yapmaktır.
Bu tehlikeleri ortadan kaldırmanın sırrı, normal konuşma hızından daha yavaş
bir şekilde konuşmaktır. Böylece bir sonraki sözcüğün ne olacağını düşünmek
için kendinize zaman tanımış olursunuz.
1.Yavaş Yavaş; Normal Konuşma Hızından, Daha Yavaş Bir Şekilde Konuşun.
Bir kez akılıcılığı sağladıktan sonra, hızınızı artırabilirsiniz.
Peki ya abartılı el hareketleri ve çevredeki nesnelerle oynama alışkanlığımızı
ne yapacağız? Beden dilimizin iyi niyetli dinleyiciler üzerinde iyi izlenimler
bıraktığını kendimize sorma fırsatı bulmuş olduk ve öğrenmek için de kendimizi
inceledik.
2. Konuşurken Etrafı Kurcalamayın; Kollarınız iki yanınızda ellerinizi
çevredeki eşyalardan uzak tutmayı bilin.
Her sorunun ana fikrini cevabınızın bir parçası olarak tekrarladınız mı? Bu
şekilde başlamak hem akıcılığı hem de hissettiğiniz gerginliği yada utangaçlığı
bir kenara atmanızı sağlayacaktır. Daha da önemlisi soruları direk olarak
cevaplamaya kalkışırsanız biran ne söyleyeceğinizi şaşırabilirsiniz. Bu da gebe
bir sessizliğe, sizin de utanmanıza yol açacaktır. Ayaküstü düşünmek konusunda
uzman olmak sorulara anında ve akıcı bir şekilde cevap vermeyi gerektirir.
3. Soruyu Kendi Lehinize Kullanın; Özgün soruyu tekrarlamak şu yararı sağlar
-Zaman kazandırır-Gerginliği dağıtır-Garip duraksamaları önler.(Eğer soruyu
tekrarlamanız, istediğiniz sonucu vermezse konu ile alakalı bir soru seçip,
yeniden cevaplamanız iyi olacaktır. Cevabınıza bir parça mizah katabilirseniz
çok daha iyi olur. Hazırlıklı olmadığınız soruları cevaplarken, cevapları kısa
tutmalısınız. Basit gündelik sözcükler kullanın.
4. Sözün kısasını söylemek için sözü kısa tutmak gerekir. Doğaçlama konuşma
işlemini mükemmelleştirdikten sonra sözcük dağarcığınızı geliştirebilirsiniz.
"Bir etimologla, entomologu mu tanıyalım? Peki hala soru aslında zor
görünüyor ama cevabı inanılmaz derecede kolay. Etimolog, entomologu ne olduğunu
tam olarak bilendir."
VE DAHA FAZLA SORULAR
Benim altı sadık hizmetkarım var.
Her şeyi bana öğreten işte onlar.
Adlarıysa Ne ve Neden ve Ne Zaman
Ve Nasıl ve Nerede ve Kim
Soruluş Amacı Gizli Sorular:Trafik
polisi "Sizi yolun kenarına çektim, çünkü bu araç size sorun çıkarıyora
benziyor. Bir sorun mu var?" aslında polis bizim bir sorunumuzun olup
olmamasıyla ilgilenmemektedir. Onun öğrenmek istediği şudur; sizin vites
değiştirmede zorlanmanız, direksiyona hakim olmamanız, sinyalleri yakmak yerine
ön cama su fışkırtmanızın nedeni arabaya yabancı oluşunuz mu (araba çalınmış
olabilir) yoksa zihinsel ya da bedensel bozukluğunuz mu (sarhoş olabilirsiniz)
onu öğrenmektir.
Çok Unsurlu Sorular: Bu tür sorular
aslında sizi hedeflenen cevaba götüren ve bir çok soru gibi görünüp aslında tek
soru olan sorulardır.
Varsayıma Dayalı Sorular:Sorunun soruluş
nedeni, aslında olayla hiç bir ilgisi bulunmayan bir cevap almak ve bunu,
söylediği zaman ve bağlamın dışında kullanabilmektir. Renkli basının kullandığı
manşetler bunlardır.
Değişkeni Olmayan Sorular:Değişkeni
olmayan sorulardan kasıt sorunun istenilen cevaba yönelik olmasıdır. Bu soru
türü sadece "evet" ya da "hayır" diye cevaplanır. Yeterli
olan kapalı soru türüne benzer, tek farkı vardır, cevap vermesi beklenen
kişinin belli seçenekler arasında seçme özgürlüğü vardır.
Sonuca Bağlanmamış Sorular:Bu soru türü
genellikle personel müdürleri, gazeteciler ve satıcılar kullanır. Bu sorular
genellikle altı sözcüğü içerir. Kim, Ne, Ne zaman, Nerede, Neden ve Nasıl. Bir
konuyla ilgili en ayrıntılı bilgiyi öğrenmek için sorulur.
Tuzak Sorular:Bu tür, televizyon ve
radyo röportajcılarının en gözde soru türlerindendir. Sorunun amacı, sorunun
yöneltildiği kişinin bir duvara toslamasını sağlamaktır.
Olumsuz Sorular:Bu soruya saldırgan
sorular adını vermek daha doğru olur. Soruluş amacı size haddinizi
bildirmektir. Olumsuz sorular sizi, kendinizi savunmaya ve böylece daha sert
saldırılara kurban kılmaya itmek amacıyla sorulan sorulardır.
Yankı Sorular:Bu soru türü polislerin
gözdesidir. Bu tür sorular sorarak zanlının anlattığı öykünün daha derinlerine
inebilir. Uygulaması şöyledir: Sorguyu yapan kişi, zanlının cümlelerini soru
cümlelerine dönüştürür; bu da zanlının söylediği şeyi yeniden gözden geçirip
konuyu derinleştirmesini sağlar. Bu değişik türdeki soruları en iyi şekilde
nasıl cevaplayabileceğimizi öğrenmeden önce, bence sorgulanırken
davranışlarınızda dikkat etmeniz gereken noktalara bir göz atalım.
YALAN BELİRTİLER
Birden hazırlıksız olarak aniden bir soru-cevap durumunun içine sokulduğunuzda
heyecanlı olmanız çok doğaldır. Bu gibi zamanlarda ağızdan çıkan sözler başkadır,
beden dilimizin anlattığı şey başkadır - ve böylece her şey berbat olur. Bu
gibi durumlarda, beyninizle bedeninizin birbiriyle uyum içinde olup olmadığına
dikkat etmelisiniz.
ALTI HAYATİ DAVRANIŞ KURALI
1. Her zaman direkt olarak soruyu soran kişiye bakın. Sık sık göz temasında
bulunun ama onun gözlerini kaçırmasına neden olacak kadar ısrarla değil. Bir an
için başka bir yere bakmanız gerekirse, başınızı çevirerek bakın, sadece
gözlerinizi oynatmayın. Gözlerinizi fazla oynatmak size hilekar bir hava verir.
2. Konuşulan konuyu zekice bir ilgi ve merak ifadesiyle dinleyin. Arada sırada
başınızı sallarsanız durumun sizin kontrolünüz altında olduğu izlenimini
verirsiniz. Aynı şekilde, bu hareketiniz, genellikle soruyu soran kişinin
düşünce zincirinin ucunu kaybetmesine ve daha az tartışmalı bir soru sormasına
neden olur.
3. Soruyu dikkatle dinleyin; sorunun ardındaki gizli anlamı çıkarmaya çalışın.
4. Soruyu dinlerken, sorunun ardındaki anlamı yargılamakta aceleci davranmayın
ve soru bitmeden cevabı hazırlamayın
5. Soruyu anladınız ama bir cevap oluşturmak için zamana ihtiyacınız var; o
zaman soruyu ya tekrarlayın ya da daha da iyisi başka sözcüklerle yineleyin.
6. Size en masum gelen soru genelde arkasında gizli bir anlam içerir. Sorunun
arkasındaki gizli anlamı ortaya çıkarmak için çok kısa bir yanıt verin ve
ardından "neden sormuştunuz?" gibi soruyla karşı saldırıya geçin Bu
yöntem amacın ortaya çıkmasını sağlamakta çok etkilidir ve sizin daha ayrıntılı
cevap vermenizi ya da soruna daha iyi bir çözüm bulmanızı sağlar.
BAŞARAMAMA KORKUSU
Bazen en zeki ve en hızlı düşünene insanlar bile istedikleri kadar başarılı
olamazlar. Bu kaçınılmazdır. Çenenizi ne kadar çok ortaya çıkarırsanız,
insanlara buna bir yumruk atmaları için o kadar çok olanak tanımış olursunuz.
Başarısızlık sendeleyip düşmek değil, sendeleyip düşmek ve düştüğün yerde
kalmaktır.
İNANDIRICI KONUŞUN
"Sorular zihninizin nerelere kadar ulaştığını gösterir, cevaplarsa
ustalığın"
Geçen bölümde sekiz soru kategorisini belirledik ve bunların birbirinden farklı
olan yönlerini kabaca tanımladık. Şimdi ise bu soru türlerine tam olarak nasıl
cevap vermemiz gerektiğini inceleyeceğiz. Şunu bilmelisiniz ki insanlar size
bir soru sorduklarında, bunu aşağıdaki üç amaçtan biri ile yaparlar.
1-Şu anda bilmedikleri bir şeyi öğrenmek istiyorlardır.
2-Zaten bildikleri bir şeyi doğrulamak istiyorlardır.
3-Sizinle ilgili daha fazla şey öğrenmek istiyorlardır.
Söz gelimi dışa dönük insanlar, sadece sorulan sorunun cevabını vermekle
kalmaz, aynı zamanda bu soruyu çevreleyen konuları da açıklamaya girişir. Öte
yandan içine kapanık insanlar verebileceği en az bilgiyi ileterek cevap
verirler. Verdikleri cevap kelimesi kelimesine doğru olabilir ama en ufak bir
canlılık ya da parıltı içermez.
Mükemmel Cevap Nelerden Oluşur:
1-Sorulan soruyu cevaplayan az ve öz bir giriş açıklaması
2-İlk yorumunuzu güçlendiren destekleyici bir açıklama. Söz gelimi çok tanınan
bir otoritenin bir sözü ya da düşüncesi.
Amacı Gizli Sorular:
İşveren: Bu göreve atandığınız taktirde, firmamızın en büyük bölümünden
sorumlu olacağınızın ve en yüksek dördüncü maaşı alacağınızın farkında mısınız?
Sorunun amacı, hevesinizi ölçmek değil. Sizi yönlendiren şey güç mü, para mı
yoksa her ikisi mi, bunu anlamaktır. Şirketler türlü türlüdür; elbette işe
aldıkları personelde aradıkları farklı farklıdır. Bu yüzden sorulan soruya
cevap bütün ilgili konulara değinmekle beraber, karşınızdakinin kusurlarını
yatıştıracak şekilde olmalıdır. Belki de cevabınız aşağıdaki gibi olmalıdır.
Cevap: Bu cevapla soru sorulan kişi, ilk olarak iş hayatındaki
gelişmeleri kendisini doğal olarak büyük bölüm yöneticiliğine getirdiğini,
ikinci olarak da hak ettiği maaşı aldığını belirtmiş oluyor.
Çok Unsurlu Sorular:Bu tür sorulara
cevap vermenin zorluğu sorunun bütün unsurlarını hatırlamak zorunda
oluşunuzdur. Hatırlayamazsanız, size yöneltilen suçlamaları kabul etmiş
olursunuz.
Varsayıma Dayanan Sorular:Bu soru türü
televizyon ve radyo haber programcılarının en sevdiği soru türüdür. Sorunun
amacı, soru sorulan kişinin o anki görüş açısının dışına çıkartmaktır: Soru
sorulan kişinin bazı varsayımlarda bulunması sağlanır, böylece ileri bir
tarihte bu sözler onun yüzüne çarpılabilir. Varsayıma dayalı sorulara cevap
verirken dikkat edilecek nokta, daha önce söylediklerimizi tekrarlamak ya da
başka sözcüklerle yinelemektir.
Sonuca Bağlanmamış Sorular:Daha önceki
bölümde anlattığımız üzere, sonu açık soruların içinde her zaman şu sözcükler
bulunur. Kim, Ne, Ne Zaman, Nerede, Neden ve Nasıl. Bu sözcüklerin herhangi
birisinin daha önceki senaryomuzda kullanacak olursak, çok daha bilgilendirici,
daha az duygusal cevapların verildiğini görebiliriz.
Olumsuz Sorular:Duygusal davranan halkın
gözünde bu davranış hemen hemen affedilmezdir. Olumsuz bir soruya aşırı tepki
vermek sizi asla başarıya götürmez. Seyrettiğiniz onca TV haber programını ve
bu programlarda kendilerini kaybedip aşırı tepki gösteren insanları düşünün.
Sanki delirmiş gibidirler ve asla sakinleşmeyeceğe benzerler. O zaman onlara
anlayış göstermiş miydiniz? Sanmam. Terslik ve abartılı kırgınlık gösterileri,
insanoğlunun en kötü huylarıdır.
SORU TEK YÖNLÜ BİR ANLAŞMADIR
Bir soruyu cevaplamaya gönüllü olduğunuz zaman bir anlaşma imzalamış olursunuz.
Üstelik bu anlaşmadan geri dönmenin yolu yoktur. Bir şeyler söylemeden önce
zihninizden geçirmeniz gereken dört ilkeyi bu bölüme eklemek istiyorum:
1. Sorulan soruyu dikkatlice dinleyin. Silahınızı asla erken çekmeyin ve
sorulduğunu sandığınız soruya cevap vermek için araya girmeyin.
2. Rahatlayın.
3. Düşüncelerinizi düzenleyin ve soru ilerlerken cevabı düşünmeye başlayın.
4. Ağzınızı açmadan önce beyninizi çalıştırın.
DAHA İYİ BİR KONUŞMACI OLUN
"Ses ikinci yüzdür."
Mutlu olduğunuz zaman mutluluğunuz sesinize yansır. Coşkulu olduğunuzu anlamak
için insanların yüzünü görmelerine gerek yoktur. Bu, telefon aracılığıyla satış
yapan satıcılar tarafından açıklanmıştır. "Konuşurken gülümseyerek
sesinize bir gülümseme katın." derler. Bu yöntem çok işe yarar.
Akıcı Konuşmak:
Belirli bir konuyu şöyle böyle bilmek, sizi bu konuda itiraz kabul etmez bir
şekilde uzun uzun konuşmaktan alıkoymamalı. Yani, bu konuda bilgisiz olmak,
sizi bu konuda düşüncenizi açıklamaktan alıkoymamalı. Bu, sadece ve sadece
akıcı konuşabiliyorsanız geçerlidir.
Alışılagelmiş cevap kalıplarının dışına çıkarak kazançlı çıktınız. Basit bir
"evet" ya da "hayır" la cevap verme dürtüsü, üretici
düşünceyi ve üretici konuşmayı öldüren etkin bir silahtır.
Bir Dakikalık Konuşma Oyunu
Bir dakikalık konuşma oyunu yalnız kaldığınız zamanlarda yapılabilecek bir
alıştırmadır. Tek yapmanız gereken şey, belirli bir konu üzerinde planlı bir
şekilde konuşmaktır. her gün doğaçlama yapmalısınız, ta ki bir gün
düşüncelerinizde ve konuşmalarınızda akıcılık ikinci doğanız olana kadar.
Alışkın olduğunuz konularda konuşmanızı istemek anlamsız olur. fazla çaba
göstermeden, bilinçli düşünmeyi gerektirmeden üzerinde konuşabileceğiniz
konuları konuşmanın gereği yoktur. Bu yüzden alışkın olmadığımız konularda
alıştırma yapmalıyız.
KENDİ KEDİNİZE KONUŞMAK AKICI KONUŞMAYI SAĞLAMANIZA
YARDIMCI OLACAKTIR
Bu sadece bir başlangıçtır. Bir dakikalık konuşma alıştırmalarına bir kez
ustalaştınız mı, üç dakikalık ve beş dakikalık konuşmalara başlayabileceğinizi
öğrenmek eminim önemlidir. Önce konuyu seçin. Konunuz, bir dakika konuşma
konularından biraz daha zengin olmalıdır. Konunuzu biraz daha etraflıca
düşünün. Sonra bir zarfın arkasına "beş" i hatırlatıcı not olarak
yazın. Alıştırmalara devam ettikçe sözcük bilginiz ve cümle kurma yeteneğiniz
büyük gelişme kaydedecektir, özellikle mesleği topluluk önünde konuşmak olan
insanları dinler, sözlük ve kavramlar dizini kullanırsanız. Bence bütün mesele,
kendinize olan güveninizi geliştirmektir. Kendinize güven duyma, artık asla
kendinizi savunmanızı gerektirecek bir konuma düşmeyeceğinizi bilmekten
kaynaklanır.
YARATICI DÜŞÜNCELER, İLHAMLI BİR ŞEKİLDE
KONUŞMANIZI SAĞLAR
Ayaküstü düşünen biri olmak istiyorsanız, sözcüklere, onları şöyle bir
tanımaktan daha yakın olmanızı öneririm. Düşüncelerimizi sadece ve sadece
sözcüklerle ifade edebiliriz; bu sözcükleri ne kadar iyi ifade edebilirsek, o
kadar üretici oluruz. Ne de olsa, insanları hayvanlardan ayıran şey
üreticiliktir. İnsanlar sırf mevki için resim yapar, yazı yazar, rol yapar ve
heykel yaparlar, çünkü çok az insan yaşamlarını bu yolla kazanır. Aslına
bakarsanız, insanlar sadece zevk almak ve zaman geçirmekten çok daha önemli
nedenlerle bu gibi üretici işlerle uğraşırlar; bunu kişisel doyum, egonun o
sıcak parıltısı ve dostlarından aldıkları onay için yaparlar.
Kendinize şu soruları sormalısınız. Eğer insanlar benim ayaküstü düşünen bir
insan olmamı bekliyorlarsa onlara istediklerini verebiliyor muyum? Benden böyle
bir şey beklemiyorlarsa neden beklemiyorlar.
Konuşurken üretici olmak, upuzun sözcükler, zor anlaşılır biçime sokulmuş
gülünç cümleler kullanmak değildir. Konuşurken üretici olmak, sıradan, gündelik
sözcükleri öyle bir şekilde kullanmaktır ki, dinleyici bu sözlerin ilk kez
kullanıldığını düşünür.
HEYECANLANDIRICI SÖZCÜKLER KULLANIN
Basit sözcüklerin gücünü elde edin. Dinleyiciye bir yarar
sağlayacağı imajını taşıyan sözcükler kullanarak dinleyicinin duygularına
seslenin.-Eğer bu sözcük o kişinin egosunu okşuyorsa, çok daha iyi olur-
"Seni seviyorum" Hiç kuşkusuz dilimizdeki en güçlü sözcüktür.
"Her yönden haklısın" cümlesi de bunu çok yakından izlemektedir. Eğer
söylemeye değecek bir şeyiniz varsa bunu ağzınızda gevelemeden söyleyin. Ancak
ağzınızdan çıkan sözler iyi sözcükler, heyecanlandırıcı sözler, güçlü sözler
olmalıdır. Normal bir sohbet sırasında, pek çoğumuz konuşmamızı hiç bir amaca
hizmet etmeyen bir çok sözcük ve terimlerle doldururuz. Bu boş sözcükler
anlatımımızı süsleyen ve şişiren sözcüklerden başka bir şey değildir. Eğer bu
sözcükleri sık sık kullanmaya başlarsanız, dinleyicilerinizi rahatsız
edebilirsiniz.
Basmakalıp sözcükler genelde anlatımımızı güçlendirmek için kullanılır, ama
konuşmayı sadece süslemek amacıyla kullanılan bu sözcükler sözlerimizin
etkisini azaltır, dinleyenlerin aklını karıştırır ve onları sinirlendirir.
Uygun sözcüklerin kullanılması, bir konuşmada önemli bir rol oynar. Ancak
duraklamalar da aynı şekilde önemlidir.
Üçlü Kural:
Tek başına kullanıldığında bir anlam ifade eden ancak üç kez tekrarlandığında
birlikte kullanıldığı sözcüklerin değerini kat kat artıran ve güçlendiren
sözcüklerin kullanılması, üçlü kural oluşturur. Üçlü kuralı şu şekilde işler.
Bu, ülke için iyi olacak
Halk için iyi olacak
Ve bireyler için iyi olacak
Etken cümleler kurma alışkanlığını edinmek için, kime ya da hangi kuruluşa
hitap ediyorsanız, söze onun adını kullanarak başlayın.
Açılış ve Kapanış Manevraları:
Araştırmalar gösteriyor ki, sıradan bir televizyon seyircisinin dikkat süresi
üç dakikadır. İnsanların programların başını ve sonunu hatırladıkları bilinen
bir gerçektir. (Aradaki süre içinde geçenler çabuk unutulur) Bunu bildiğimize
göre bir dinleyici kitlesi karşısında sözlerimizin, dinleyicinin bilmesi
gereken her şeyi içermesi gerektiğini de anlayabilirsiniz.
Müvekkillerinin yaşamı sözlerindeki dengeye bağlı olan savunma avukatları,
önemli mesajları konuşmalarının başına ve sonuna yerleştirmeyi bilecek şekilde
eğitilmişlerdir.
Konuşurken Eğlenmelisiniz
Geniş bilgiye sahip olabilirsiniz, önemli olan bu bilginizi iletme
biçiminizdir. Alanınızdaki en iyi kişilerden biri olabilirsiniz. Çok güzel.
Ancak eğer yaptığınız işi bir inandırma misyonu olarak görmüyorsanız, eğer yeterince
tutkulu değilseniz, eğer ne kadar hevesli olduğunuzu açığa vuramıyorsanız, o
zaman fikirleriniz hakettiği başarıyı elde edemez.
İÇİNDE HEVES BARINDIRMAYAN SÖZCÜKLER, ÇAN DİLİ
OLMAYAN BİR ZİL KADAR DİLSİZDİRLER
Hepimiz gibi seyircilerin de sevilmekten hoşlandığı bilinen bir
gerçektir. Öyle konuşmacılar vardır ki, seyircilerini hoşgörüyle demeyelim de,
kibirli bir şekilde davranırlar. Sonradan neden öteki konuşmacılar kadar
başarılı olmadıklarını kara kara düşünürler. Bu tür konuşmacılar insanlara haddini
bildirir gibi konuşurlar; bunları daha önce de defalarca yaptıklarını belli
ederler ve kendi düşüncelerine karşı çıkacak hiç bir söze hak tanımazlar.
Seyircinize, konuşmanızdaki her cümleyi ilk defa söylüyormuş izlenimini verin.
Seyircinizi Tanımak: Dinleyicinizi
tanıdığınız durumlarda kimin sizi desteklediğini kimin desteklemediğini
bilirsiniz. Koşullar ne olursa olsun, konuşmanız sırasında düşüncelerinizi
destekleyen kişilerle sık sık göz temasında bulunun. İsteksizleri ikna etmeyi,
konuşmanız sonrasında bu kişilere bakın. Sizi sevmeyen bir insanı asla
konuşmanızda hedeflemeyin, bu şekilde onları yanınıza çekmeyi ummayın; onların
sözlerinize gösterdiği tepki şaşırmanıza yol açabilir, üstelik iyi seyircileri
de ihmal etmiş gibi görünürsünüz.
Konuşmanız sırasında, fikirlerinizi destekleyen kişileri fark etmeniz zor
olmayacaktır. Bu kişiler, siz düşüncelerinizi açıklarken başlarını sallayacak,
kavuşturulmuş kollarını kucaklarına indireceklerdir ve arada sırada yüzlerinden
bir gülümseme geçecektir. Bu kişileri saptadınız mı onların üzerinde durun.
Onlarla sık sık göz göze gelin. Arada Sırada direkt olarak onlara yönelik
sözler söylemeyi ihmal etmeyin, bunu yaparken de gülümseyin.
Soruları Cevaplamak: Zor bir soruyla
karşılaştığınızda yapılacak şey soruyu çevirip seyirciye sormak. "Bu çok
hileli bir soru. Bakalım bu salonda cevabı bilen biri daha var mı?" deyin.
Biri daha var mı diyerek hem cevabı bildiğinizi belli edecek hem de
dinleyiciniz üzerinde kötü bir izlenim oluşturmamış olacaktır. Doğru dürüst
cevap oluşturmak için yeterli zamanı kazanmış olacaksınız.
Hiç bir koşulda - tekrarlıyorum - hiç bir koşulda seyirciler arasında birini
seçip ona direkt bir soru sormayın.
Soru Sorulmasını Sağlama: Genellikle
insanlar soru sormaya korkarlar. Daha ender olarak her türlü soruyu konuşmanız
sırasında cevaplamış olabilirsiniz. İşte söylemeniz gereken şey şu: "Bana
sıkı sık sorulan bir soru da..." Sonra bir iki dakika gevezelik edip,
insanların soru soracak kadar rahatlamış olmalarını umabilirsiniz.
Peki topluluğa bir konuşma yaparken, çıkıp münasebetsiz sorular soranları nasıl
halledeceksiniz? Genelde, böyle münasebetsiz kişiler konuyu sizden daha iyi
bildiklerine inanırlar. Durumun bu olduğundan kuşkulanıyorsanız, kibarca bu
küçük şeytanı sahneye davet edip konuşmasını istemektir. Normal koşullarda, bu,
o kişiyi susturacaktır.
Ne Söyleyeceğinizi İyi Bilin: İnsanların
koltuklarında doğrulup dikkatlerini size yöneltmelerini sağlamayın uman biri
konusunu öyle iyi bilmelidir ki, konuşmasını uykusunda bile tekrarlayabilmelidir.
Satıcı, ürününü en küçük vidasına ve civatasına kadar tanımalıdır. Pazarlama
müdürü, hedeflediği dinleyicinin gereksinimlerini ve karakterini öyle iyi
tanımalıdır ki, hepsini teker teker isimleriyle çağırabilmelidir.
Konuşma metni çok iyi çalışılmış olmalıdır. Öyle ki aralarda açıklamalardan
sonra kaldığı yeri unutmamalıdır. Konuşmasını da çok iyi sona erdirmesi
gerekir. bunu da şöyle sağlayabilirsiniz. Onları sizden daha fazlasını isterken
bırakın. Çünkü kapanış açılış kadar hatta daha da önemlidir. Büyük bir
olasılıkla kapanış hatırlanacaktır.
KAPANIŞ
1. Alışılagelmiş Yöntem: Özet: Ana fikirlerinizi özetleyin. Araya (Şimdiye
kadar kasten sakladığınız) bir iki tane ağız sulandıran kanıt sıkıştırın ve
dinleyicinizi kutlayan bir cümle söyleyin.
2. Cevabı Bilinen Bir Soru Sormak: Konuşmanızı bitirirken konuşmanızın ana
hatlarından birini tekrarlayın, sonra öyle bir soru sorun ki, sadece tek bir
cevabı olsun.
3. Zekice Bir Vecize Eklemek: Belli bir alanda şirketinizin işleyiş şeklini
tümüyle değiştirecek bir öneriyi patronunuza götürdünüz. Patronunuz biraz
kararsız. öyleyse duruma uygun bir vecize uydurun. "Kıyıyı uzun süre
görmemeyi göze almazsanız yeni kıtalar keşfedemezsiniz."
4. Dinleyicinin Egosunu Okşamak: Çetin bir müşteriye malınızı satmaya
çabalıyorsunuz. "Ben bu ürünün niteliklerine güveniyorum, Bay... Eğer öyle
olmasaydı, şu an burada olmazdım. Siz de benim saygı duyduğum bir kişi
olduğunuz için sizin bu üründen yararlanmayacağınızı düşünmeseydim, zamanınızı
almazdım".
Sahne Korkusu:Guinnes Rekorlar Kitabı
bize topluluk önünde konuşmak ile ilgili şaşırtıcı bir gerçeği gösteriyor.
Kitaba göre insanların bir numaralı korkusunun temelinde, bir grup insanın
önünde konuşma yapmaktan korkmak yatıyor. Bu korku, su korkusundan, ateş
korkusundan bile çok daha büyük.
Olumlu Düşünün:Asla başarısız
olacağınızı düşünmeyin. Böyle yaparsanız başarısız olacağınız pek açıktır.
Nefes Alın:Belki bu sizi şaşırtacak, ama
nefes alıp vermek varlığımızın dayanak noktasıdır. İçinize ne kadar çok hava
çekerseniz kanınızda dolaşan oksijen miktarı o kadar artar ve beyniniz o kadar
beslenir. Oksijen vücudun rahatlamasını sağlayan etmenlerden bir tanesidir.
Doğal Gerilim:Ayakta dik durun. Ayak
parmaklarınızı olabildiğince sıkın ve beşe kadar sayın ve gevşeyin. Şimdi ayak
parmaklarınızı, baldır kaslarınızı sıkın ve yine beşe kadar sayın ve gevşeyin.
Bunu yapmak biraz zaman alır ama bittiğinde sanki kafanızı bir duvara çarpmış
gibi olursunuz. Bittiğinde kendinizi harika hissedeceksiniz.
Konuşma Yapacağınız Yeri Kontrol Edin:Eğer
yapabiliyorsanız, sahneyi önceden bir görün, bir gün önceden pencerelere perde,
fazladan ışık ya da mikrofon kurulmasını isteyin.
Hazırlıklı Olun:Metninizi biliyorsunuz.
Gündemle ilgili her şeyi biliyorsunuz.
MEDYAYA HAZIRLIKLI OLUN
Medyanın ilgisini çektiğinizde, medya sizinle görüşmek istediğinde, onlara
hazırlıklı olsanız iyi olur.
Dergiler ve Gazeteler:Eğer bir muhabir
sizi arayıp sizden bir randevu isterse, söz konusu derginin ya da gazetenin
mutlaka bir sayısını ele geçirin. Okur profilini belirleyin ve makale biçimini
aklınızın bir köşesine not edin. Gazetelerin başka insanların işine burnunu
sokmak için eğitildiğini bilmelisiniz. Eğer bir muhabire karşı dürüst
davranırsanız, büyük olasılıkla onu kendi yanınıza çekebilirsiniz. Her şeye
karşın, basılmasını istemediğiniz hiçbir şeyi söylemeyin.
Radyo: Canlı yayında olacaksınız; bu
yüzden ağzınızdan çıkan her sözcük, her nefes, her kelime, binlerce kayıtsız
insanın arabalarında ve evlerinde anında duyulacak. Ne olursa olsun konuyu
zaten bilmektesiniz ve böylece yayına hazırlanma şansınız bulunmaktadır. Bu
yüzden daha stüdyodan çıkmadan söyleşinin başlangıcında önemli noktaları
belirtin; sonra da bunları tekrarlayın.
Televizyon:Tıpkı radyo söyleşisinde
olduğu gibi kamera karşısında oturduğunuz on dakika sadece bir kaç saniyeye
indirilebilir. Bu yüzden aynı öğüt geçerlidir. Asla direkt olarak kameraya
bakmayın. Gözleriniz hep sunucunun üzerinde olsun. Durmadan kıpırdamayın ve
kaşınmayın. Ağırbaşlı giysiler giyin.
BEDEN DİLİNİZE DİKKAT EDİN
"Bir adamın davranışı onun kişiliğinin göstergesidir. Konuşmasıysa
zekasının göstergesidir." İlk olarak beden dilinde en önemli olan üç
unsuru inceleyeceğiz:
1. Göz Teması: Seyircilerle yakın göz teması hem onları selamladı-ğınızı hem de
orada bulunmaktan mutlu olduğunuzu belirtir.
2. Duruş: Bedenin hımbılca durması herkese aslında konuştuğunuz konudan
rahatsızlık duyduğunuzu belirtir. Kendinize güvenmediğinizi belirtir. Bu yüzden
dimdik durun.
3. Ses: Seyirciyle iletişim kurmak için standart televizyon spikeri aksanına
sahip olmanız gerekmez. Ancak konuşmanız anlaşılır olmalıdır. Sözcükler iyi
telaffuz edilmelidir. Sesinizin tonunu iyi ayarlamalısınız.
Bütün seyirciler görgülü davranılmasına saygı duyar.