Türkiye, Tanzimat' tan sonra büyük bir sosyal, siyasi, fikri tartışmalara
sahne olur. II. Meşrutiyetin getirdiği hürriyet ortamında, toplumu en çok
etkileyen yazarların başında Baha Tevfik gelmektedir.
Bu kitap Ankara Üniversitesinde bir lisans tezi olarak hazırlanmıştır.
Çocukken daha dine karşı şüpheciydi.(hoca) Fakir bir aileden gelmiştir. Hep
sıkıntı çekmiştir.
HAYATI
Baha Tevfik 1884'de İzmir'de doğdu. İlk, orta, lise aliyül ala (çok iyi
dereceyle) bitirdi. Lise sonda gazetelerde felsefi yazılar yazar. Bu sıralarda
materyalist fikirlere sahip olduğunu anlıyoruz. Çok zeki, disiplinli ve
üretkendir.
Gençken okuduğu yazarlar Kant Flaubert, Tolstoy,
Nietzsche
Kendisini en çok etkileyen kitap Buchner'in "Madde ve Kuvvet" idir.
Bu kitap bütün dünyasını değiştirir- "Alla, din, ruh, kader, yaratılış
konularında materyalist bir anlayışa sahip olmasında ve ateistliğinde bu eserin
oldukça önemli bir rolü vardır.
Samimi arkadaşları Ömer Seyfettin, Şehabettin Süleyman, Yakup Kadri Abdullah Cevdettir.
Kolay geçinilmez bir insandır. Uğruna yazılar yazdığı İttihat ve
Terakkiyle de ters düşmüştür. .
Sosyalist olduğu söylenir. Hatta 1910'da kurulan "Osmanlı
Sosyalist Fırkası" na üye olduğu söylenir. Fakat yapılan tetkikte bunun
böyle olmadığı, görüldüğü gibi Baha Tevfik'in sosyalist değil liberal olduğu
ortaya çıkar. Bir çok yazısında liberal görüşleri bireyci olduğunu açıkça
söyler. Hatta bu konuda Aristo, Eflatun' dan üstün der, zira Aristo da fert ön
plandadır.
FELSEFİ GÖRÜŞLERİ
Ona göre ahlak batıl inanışlar bütünüdür. Hele o ülkede çeşitli dinlere mensup
insanlar varsa burada dini Ahlak olmamalı, insani bir Ahlak olmalı der.
Roma, Bizans, Endülüs ve Lehistan'ın çöküş sebebi ahlak bozukluğudur, Osmanlıda
da bunun emareleri başlamıştır der.
Enteresan bir memur saptaması vardır. En revaçta meslektir memurluk. O yüzden
herkes memur olmak istiyor, çoğu olamayınca da bunlara devlet muhalif
oluyorlar.
Baha Tevfik'e göre memurluğun revaçta olmasının sebebi
"kanunladır" der. Bir çok kanun gibi bunu da "Mithat Paşa"
hazırlamıştır der eleştirir. Şu da halk, memur ve diğerleri diye ayırmıştır
der. Memur müreffehtir. Halk ise değildir.
Bunhner, Lange Haeckel ve Nietshce'den övgüyle söz eder. Bunları çevirenler
üzerine de durur. Rıza Tevfik ile çok alay eder. Bacon diliyle yazmasını tenkit
eder. Kendine filozof demesini de tenkit eder.
Mukayese-i felsefiye Eflatun ve Muhyiddin adlı eserinde bizde ve Araplarda
esastı bir felsefe yoktur der. Bunların istisnası vardır der. Muhyiddin-i Arabi
bunlardan biri der. "Muhyiddin Endülüslüdür" der ve İbni Sina ve İbni
Rüştün bir talebesidir. Onlarda Aristodan etkilenmiş ve çeviri yapmış
insanlardır der. Böylece Arabi, Eflatun' un bin sene önce söylediklerini
tekrardan başka bir şey değildir der. Buna cevap "İslami yazarlardan"
İsmail Fenni Ertuğrul' dan gelir. Muhyiddin-i Arabi'nin elbette Eflatunla
birleştiği noktalar vardı. Hatta daha önceki panteist anlayışlara sahiplerle
vardır. Ayrıldıkları nokta ise Muhyiddin-i Arabi'nin ayet ve hadise dayandığı
noktalardır. Vahdet-i Vücud'un da İslami kaynaklı olduğunu savunur.
Türk milliyetçiliğine farklı bir bakışı vardır. Mesela Balkan Savaşını
kaybetmemiz milliyetçilikten uzaklaşıldığından değil, ya tam tersi
sebebiyledir. Türk millete göre ticaret vs yapar. Bunlardan vazgeçmelidir. O
milliyetçilik yerine katıksız Avrupalılaşmayı savunur. Ona göre Türklüğü
kurtaracak mutlaka bir gaye-i hayaldir. Avrupalılaşmak, medeni ve müterakki
olmak gaye-i hayali.
Baha Tevfik'in bir diğer özelliği evliliğe şiddetli karşı çıkmasıdır.
Göçebelik ve aile kavramının olmayışıdır. Maddi sebepler ve tesettür insanları
birbirinden ayırıyor der. Kendi de hiç evlenmemiştir. (Nietzsche ve Flaubert
gibi) Baha Tevfik'in "Kant Felsefesi" ni incelemesi sonucunda Kant'
ın bazı metafizik görüşlerini tenkit etmekle birlikte onu bir takım batıl
inanışları yıkan ilk büyük filozof olarak değerlendirir.
TERCÜMELER
Heackel'den "Vahdet-i Mevcud Bir Tabiat Aliminin Dini" adlı tercümeyi
yapar. Heackel'e göre Allah(c. c.) Haşa! Kainattaki tabii kuvvetlerin toplamıdır.
O yüzden insan ancak tabiat dinine inanırsa mutlu olabilir. Hayat Lamarc ve
Darvin 'in evrim teorisiyle açılır.
Heackel, İslam'da hurafelerle dolu olmakla itham eder. Sonra "Madde ve
Kuvvet"i (Buchner) çevirir. Türk aydınını çok etkilemiştir. Bunların
başında Beşir Fuat ve Abdullah Cevdet gelir. Çok tepki almasın diye bunun İslam
değil, Hıristiyanlık üzerine yazıldığını önsöz olarak yazar.
ETKİLERİ
Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp' ten daha fazla etkilenmiştir. Ona Fransızca'yı
bizzat öğretmiştir. Hatta Kaygusuz'a göre "Ömer Seyfettin'i yetiştiren
odur' .Ömer Seyfettin'in "mazi" bakışı Baha Tevfik'i andırır. Zira o
da maziye hınçla bakar.
Diğer etkiledikleri Şehabettin Süleyman, Memduh Süleyman ve Ahmet Nebil
sayılabilir.