Genel Değerlendirme:
Hadisin türleri, hadisle ilgili bazı terimler, hadisin yapısı, hadis ilminin
özellikleri ve bu ilmin gelişmesindeki faktörler, hadis ilminin başlangıcından
bu zamana kadar geçirdiği devreler anlatılıyor. Hadis konusunda tatmin edici
bir kitap.
GİRİŞ
Hadis Kültürünün Temel Noktaları
Allah(c.c.) insanları ve cinleri kendisine kulluk etsinler diye
yaratmıştır. İnsanoğlu mükemmel ve mükerrem bir varlık olmasına karşılık, ilahi
emir ve yasakları doğrudan doğruya alacak yapıya sahip değildir. Bu yüzden
Allah(c.c)insanlar arasından seçtiği nebi ve resulleri Rab-Kul irtibatını
sağlamak, emir ve yasaklarını onlara iletmekle görevlendirmiştir. Cebrail (a.s)
adlı melek ile Allah(cc) Peygamber irtibatı sağlanır ve peygamber gelen vahyi
insanlara aktarır.
Vahiy genel kavramlar ve genel ifadeler ortaya koyduğu için her zaman kolay
anlaşılmaz. Çoğu kere de teferruatlı bilgi vermez ve yoruma açık duruma gelir.
O halde insanlar bu şekilde yoruma açık bilgilerden nasıl kesin hüküm
çıkaracaklar, nasıl bu bilgilerden istifade edecekler ve emir ve yasakları
insanla anlatmada nasıl sorumlu tutulacaklar. İşte Hz. Peygamberin Kur’an
gerçeklerini yorumlanamaz hale getirmek anlaşılmayan konuları genel hükümlere
bağlamak için söylediği sözlere Hadis denir.
Hz. Peygamberin yaptığı açıklama herhangi birinin yaptığı açıklamaya
benzemez. Zira O’nun yaptığı açıklamaların kabul edilmesi gerektiğini ve
bağlayıcı olduğunu Kur’an-ı Kerim’in yüce ayetleri beyan etmektedir.” Allah ve Resulü
bir konuda hüküm verdimi, artık hiçbir mü’min erkek ve kadın için o konuda
muhayyerlik yoktur. Kim Allah ve Resulüne Karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa
düşmüş olur.(el-azhap 36)
İşte bu noktadan hareket edersek Hz.Peygamber (s.a.v) Kur’an-ı kerimin
ilk ve en yetkili müfessiridir. Hadis alimleri çoğu zaman hadis ve sünneti aynı
anlamda kullanmışlardır.
Sözlü Hadis
Fiili Hadis
Açık Takriri
Zımmi Takriri
Kudsi Hadis: Kur’an-ı Kerimde olmamakla beraber Hz.Peygamberin
“Allah(cc) şöyle buyurmaktadır”şeklinde söylediği sözlerdir. Bu hadisler
genellikle Allah(cc) büyüklüğü, ihsan ve rahmetini anlatan hadislerdir.
Hadisin Yapısı: Hadis yakından tetkik edildiği zaman 2 ana kısımdan
oluştuğu gözükür.
1-Sened: Biri diğerinden olmak ve nakletmek suretiyle hadisi rivayet
eden kişilerin Rasulullah’a kadar sayıldığı kısımdır. Hadis rivayet edenlere
ravi, bu işe rivayet, rivayet ettikleri hadise de mervi denilmektedir. Sened
daha çok hadis uzmanları için, hadisin sıhhatini öğrenmek açısından önemlidir.
2- Metn: Senedin kendisinde son bulduğu son kısımdır.
Hadislerin Sayısı: Aslında hadis kültürü açısından bu konunun bilinmesi
önemlidir. Ancak hadislerin sayısını kesin kes bilmek mümkün değildir. Şu
kadarını söylemek gerekir ; bugün elimizde mevcut kitaplarda en çok hadis
ihtiva eden kitap Ali el-Mütteki’nin Kenzil Ummal’ıdır(65.000 hadis) .Suyuti
ise elde ettiği bütün hadisleri toplamak için uğraşmış Cev-ül Cevami adını
verdiği eserinde 100.000 hadis toplamış ve tamamlayamadan vefat etmiştir.
Hadislerle İlgili Bazı Terimler
Sahih Hadis: Resulullah (s.a.v) ait olduğuna teknik açıdan herhangi bir
şüphe ve tereddüt bulunmayan hadis demektir.
Hasen Hadis: Adalet cihetiyle sağlam olmakla beraber zabt yönünden bazı
zaafları bulunan ravi yada ravilerin bulunduğu senede sahip olan hadistir.
Zayıf Hadis: Hadis ravileri, sahih ve hasen hadis ravilerinin
vasıflarını taşımayan hadislerdir.
Mevzu hadis: Uydurulmuş ve hadis diye ortaya atılmış sözdür.
I. BÖLÜM
HADİS İLMİ ve BAZI ÖZELLİKLERİ
A-Rivayetü’l Hadis İlmi: Peygamberimizin sözlerini, fiillerini,
takririlerini ve hallerini, bunların rivayet ve zabt edilişini gösteren
ilimdir. Bu ilim dalı hadis naklinde hatadan uzak kalmak temeli üzerine
yapılmış çalışmaları sergilemektedir:
B-Dirayetü’l Hadis İlmi:Sened ve metn durumlarını anlamaya imkan veren
kaideler ilmidir. Bu ilmin amacı Peygamberimizin (s.a.v)hadislerini
karıştırılmaktan, tedlisten ve iftiraya uğramaktan korumaktır. Bu ilim
sayesinde:
* İslam dininin tahrif ve tebdilden korunması tam olarak
sağlanmıştır.
* Tespit ettiği kaideler, hadis rivayetinde gerekli
titizliğin gösterilmesini sağlamıştır.
* Zihinleri hurafeden arındırmakta büyük faydalı
sağlamıştır.
C-Hadis İlminin Gelişmesini Sağlayan Sebepler
1- Tebliğ Görevi: Hadis ilmi ve branşlarının oluşması ve gelişmesi,
şüphesiz Hadisin İslam sistemi içindeki yerine ve önemine bağlı olarak tebliğ
görevi zaruriyetinden kaynaklanmıştır. Ashab-ı Kiram efendilerimiz gelen vahyi
öğrenmek için gösterdikleri iştiyak, unutulmamalıdır ki daha çok onu yaşama ve
onunla amel etmek içindir. Bilginin unutulmaması içinde uygulamaktır. İşte
günümüz müslümanı ve arı saadet müslümanı arasındaki en büyük fark budur
Hz. Peygamberin tebliğini öğrenen ve amel olarak işleyen ashab için en
zevkli iş, öğrendiklerini bir başkasına anlatmak, böylece sünnetin yayılmasına
ve yaşanmasına yardımcı olmaktı.
Kuran’ın müslümanlar tarafından iyice anlaşılmasından sonra hadislerin
yazılmasına müsaade edilmesi, herkesin bildiğini birbaşkasına tebliğ etmesine
dair ilk müslümanlar arasındaki alışkanlık ve Hz. Peygamberin konuya ait teşvik
ve tavsiyeleri hadislerin müslümanlar arasında sözlü-yazılı nakledilmesi gibi
bir ilmi faaliyeti başlatan ve nesiller boyu sürdüren gerçek sebep olmuştur.
2- Peygambere Yalan İsnad Etmeme Dikkati: Hadis ilimlerinin doğup
gelişmesine vesile olan bir başka husus Resulullah’ın “Bile bile her kim bana
isnad ederek yalan uydurursa cehennemdeki yerini hazırlasın” şeklindeki
tehdididir. Bir başka ifade ile Hz. Peygambere söylemediği bir sözü isnad
etmeme dikkatidir. Bu tehdit hadis uyduranları tamamen önleyememişsede bunları
engelleyen bir sebep teşkil etmiştir. Çünkü hadisin sahihini zayıfından ayırt
etmeye imkan verecek ilmi tedbirlerin alınmasını başka bir ifade ile yeni ilim
dallarının gelişmesini sağlamıştır.
Sahabe efendilerimiz üzerinde yukarıda zikredilen hadisin etkisi çok fazla
olmuştu. Birçok sahabe hadis rivayet temekten kaçınmıştır. Bunun sebebi tebliğ
yapmaktan kaçmak değil Peygamberimizin bu tehdidiyle karşı karşıya gelmemektir.
Her sahabi efendimizin rivayet ettiği hadis sayısında haliyle faklılıklar
vardır. Bunun birçok tabii sebebi vardır. Şu unutulmamalıdır ki ashab-ı kiramın
sünnet bilgisi rivayet ettiği hadis sayısıyla ölçülemez.
Hadisler Kelimesi Kelimesine Aynen Rivayet Edilmiştir
Lafzan (kelimesi kelimesine aynı) rivayet edilmiş olmak, mana olarak
rivayet edilmiş olan hadise tercih sebebidir. Ancak gerek sahabi efendilerimiz
gerek sonraki nesilden ravilerin çoğunlukla hadisleri manen rivayet etmiş
oldukları bir gerçektir. Aslında bu konuda Hz. Peygamberin bizzat izni vardır
“Manayı bozmadığınız, helali haram, haramı helal kılmadığınız sürece hadisi
mana olarak rivayet etmenizde bir sakınca yoktur” Bu müsaade hadis rivayetini
lafzi olması mecburiyetinden kurtarmış ve mananın bozulmaması kaydına bağlamış,
öylece işi oldukça kolaylaştırmıştır.
Hadisi mana ile rivayet edebilme imkanına rağmen sahabe öteki nesillerden
ravilerin hadis rivayetinde gösterdikleri dikkat ve titizlik onların bu konuya
verdikleri önemi gösterir. Bugün artık kimse manen hadis rivayet etmeye
kalkışamaz. Kitaplara geçmiş lafızlara kullanmak zorunluluğu vardır.
D-Keşfedilen Medoloji: İsnad Sistemi
İsnad, hadisi ilk söyleyene yükseltmek yani bu irtibatı sağlayan ravileri
sırasıyla ve haddesena, enbeena, ahberena, an, enne gibi rivayete mahsus terimlerle
saymak demektir. İsnadın zıddı irsaldir. İrsal, hadisi arada vasıta olmasına
rağmen vasıta yokmuş gibi doğrudan söyleyene ulaştırmak demektir.
İsnadı “ medar-ı ilmi hadis “( hadis ilminin üzerinde döndüğü temel ) diye
tanımlamışlardır. Nitekim Abdullah İbn Mübarek de “İsnad dindendir .Eğer isnad
olmasaydı her rasgelen aklına eseni rivayet etmeye kalkışırdı”demiş hadis
ilminde her şeyin sağlam temel üzerine oturtulduğunu ifade etmiştir
İsnadın hicri I.asrın ikinci yarısında yavaş yavaş aranmaya başlanması
sonucunda daha çok tabiilerce ve az da olsa sahabilerce hadislerin tahkiki ve
Resulullah dan duyandan duymak maksadıyla “rıhle” denen ilim yolculukları
başlatılmıştır. Ebu Eyüp el-Ensari’nin kendi bildiği bir hadisi Resulullah’tan
duyan kişi olarak tanıdığı Ukbe b. Amir’e sormak, yani ilk raviden dinleyip
bilgisini tahkik etmek için Medine’den Mısır’a gitmesi bu noktadaki sahabilere
ait hassasiyeti ifade eder.
İsnad sistemi kabul etmek gerekir ki rivayet anarşisine karşı alınmış köklü
ve bilimsel bir tedbirdir. Öyle bir tedbirdir ki hiçbir uydurmacı ve yalancı
yakasını kurtaramamış mutlaka açığa çıkmıştır.
Ancak bir noktayı belirtmeden geçemeyiz ki İsnad sistemi sadece hadislerin
hadis kolleksiyonlarında yazılmasına kadar işletilmiş, daha sonra terk edilmiş
bir sistem değildir.
Ayrıca hadis alimleri hadisin sadece sened kısmıyla uğraşmamış metn
kısımlarıyla da ilgilenmişlerdir. Öte yandan ilmi zihniyetin tam bir belirtisi
sayılması gerekli olan “isnadı sahih olan bir hadisin gizli bir kusuru bulunabileceği
ve işin ehli olmayanların bir hadisin senedini sahih görmekle hemencecik
metninin de sahih olduğuna hükmedivermemesi gerektiği fikri” hadislerin
ortaklaşa benimsedikleri bir görüştür
Bununla beraber, sened tenkidine oranla hadisçilerin metin tenkidini daha
sınırlı tuttuklarını söylememiz gerekmektedir.
E - İslami İlimler ve Hadis İlmi
Hadis ilminin belli başlı bazı özelliklerine ayırdığımız bu bölüme
başlamadan önce, onun öteki islami ilimler arasındaki yerine değinmek
istiyoruz. Zira hadis ilmi geçekten İslam dünyasında doğup gelişen ilim
dallarına gerek metod gerekse malzeme ve kaynak olarak büyük ölçüde tesir
etmiştir
1- Hukuk ve Hadis İlmi: Peygamberimizin hayatı nutuk ve konuşmaları
hareketleri takrirleri ve hatta pasif davranışı Kur’an’ın yanı başında genç
İslam imparatorluğu için ikinci ve önemli hukuk kaynağı teşkil etmekteydi. Bu
nokta göz önüne alınacak olursa “Hadis olmasaydı, hiç kuşkusuz fıkıh bir ilim
olmazdı “ sözü gerçeğim bir ifadesi olmuştur.
2- Tefsir İlmi ve Hadis: Kur’an’ın ayetlerinin anlaşılmasını hedef alan tefsir
ilmi başlangıç itibariyle sadece hadise dayanmaktaydı. Bu gerçeğin devamı
niteliğinde olmak üzere ve zorunlu olarak müfessirler ve Kur’an’ın tefsir ve
tevilinde sünnete başvurmuşlardır. Tefsir müstakil bir ilim dalı haline
gelinceye kadar, hadisin bir parçası olarak yaşamıştır.
Tarih, coğrafya ve eski Arap edebiyatı dallarının esas kaynağı Kur’an ve
hadis olmuştur. Unutulmamalıdır ki hadis Fıkıhtan lügate kadar uzanan ilmi ve
edebi branşlara sadece malzeme olarak değil her şeyden önce inkar edilemez
biçimde USUL bakımından tesir ve öncülük etmiştir. Çünkü hemen her ilim isnad
sistemini kullanmayı hadisten ve hadisin kriterlerine göre almış ve
kullanmıştır. Bu yüzden hadisin belli bir tesirinin bulunmadığı hiçbir islami ilim
yoktur
Öte yandan İslam düşüncesini modern çağın ihtiyaçlarına ve anlayışına göre
yeniden kurmakta yine Kur’an ve bilhassa hadise dayanmakla mümkün
olabilecektir. Çağın ihtiyaçlarına verilecek islami cevap, hadisin (daha geniş
ifadesi ile sünnetin) yeniden yorumlanmasına dayanan ilmi branşların
geliştirilmesiyle kabildir. Aksi halde Kur’an ve hadis asıllarına
dayandırılmayan teşebbüsler akim kalmaya, teşebbüs sahipleri de boş yorgunluğa
ve başarısızlığa mahkumdurlar. Her çağda yeni, her zaman taze her yerde dinamik
olan islam, ancak Kur’an ve hadise dayandırılmış çağdaş gayret ve yorumlarla
geçmişte olduğu gibi- ilim alanında üstünlük ve egemenlik sağlayabilecektir.
HADİS İLİMLERİ
Hadis İlmi içinde mevcut bilgi alanlarından, müstakil araştırmalara mevzu teşkil
edecek muhtevada olanlarının bir kaçını kısaca tanıtmakta - konu bütünlüğü
açısından-fayda görmekteyiz.
A. Cerh ve Tadil İlmi
Bu ilim dalında hadis ravilerinin kusurları ve meziyetleri özel terimlerle
incelenir. Yani ravilerin doğruluk ve güvenirlik yönlerinden durumları ortaya
konur. Bu dal, hadis ilimleri içinde aşağı yukarı en gelişmiş bir branştır.
B. Hadis
Hadis Ravileri İlmi. Bu ilim ravilerin hadis rivayeti bakımından tanıtımını
yapar. Bu bir anlamda raviler tarihi demektir.
C. Hadislerin Vürud Sebepleri İlmi
Bu ilim hadislerin vürud sebeplerini yani niçin neden dolayı söylenmiş
olduklarını tespit etmeye çalışır. Nüzul sebeplerini bilmek Kur’an ayetlerini
anlamak bakımından ne kadar lüzumlu ise, vürud sebeplerini bilmekte hadisleri
doğru anlamak ve değerlendirmek bakımından o kadar lüzumlu ve önemlidir.
D-Garibu’l Hadis ilmi
Bu ilim, hadis metinlerinde geçen, az kullanıldığından dolayı anlaşılması
zor kelimelerin açıklanmasından bahseder. Bu, bir çeşit hadis lügat
niteliğindedir. Hadislerin kapalı kalan açıklanmasını sağlar.
E -İlelu’l Hadis İlmi
Dış görünüş itibariyle sahih denebilecek herbir hadisin sıhhatini zedeleyen
ve ancak konunun mütehassısları tarafından anlaşılabilecek gizli kusurlardan
bahseden bir daldır. Bu gizli kusur hadisin senedinde, metninde veya her
ikisinde birden olabilir.
F-Muhtelifu’l Hadis İlmi
Bu Hadisler arasında görülen mana ihtilaflarını inceleyen bir ilim dalıdır.
İhtilafların bir kısmı bağdaştırılabilir cinsten bir kısmıda bağdaştırılamaz
cinstendir. Hadis ilimlerinin en çetrefili olduğu kabul edilen bu branşın her
İslam bilgini tarafından bilinmesinin gereğine de ayrıca işaret edilmiştir.
2.BÖLÜM
Başlangıçtan Günümüze Kadar Hadis İlmini Geçirdiği Devreler
I - Edebiyat ve Eleman Olarak
Hadis ilimleri tedrici bir gelişme göstermiştir. Bu gelişmeyi belli
dönemler içinde şöyle sıralayabiliriz.
A-Doğuş Dönemi
Bu dönem hicrin 1. Asrın sonuna kadar uzanan sahabe asrıdır .Bu devirde
hadis çalışmalarını anlayabilmek için önce sahabeyi tanımak gerekir
Sahabe: Ashab-ı kiram hadis rivayeti bakımından iki kısma ayrılmaktadır.
Binden fazla hadis rivayet etmiş olanlar Müksirun, binden az rivayet etmiş
olanlar Mukirun diye tanımlanır. Muksirun 7 sahabe efendimizden oluşmaktadır.
Ehli sünnet bilginlerince Rasulullahı görme mutluluğuna ermiş olan ashabı
kiram, hadis rivayeti bakımından güven ve itimada layık kabul edilmiştir. Bunun
için onlar tenkid(cerh ve tadil )dışı bırakılmıştır. Sahabe asrından oluşan bu
ilk doğuş döneminde iki önemli olayla karşılaşmaktayız. Biri hadislerin ashabı kiram
tarafından ezberlenmesi öteki ise hadislerin yazıya geçirilmesidir.
Sahabenin Hadis Ezberleme Sebepleri
*Zihinlerinin temizliği ve zekalarının kuvveti
*Dini savunma duygusu ve gayreti
*Hadisin islamdaki önemi
*Hadislerin üslubu ve kolay anlaşılması
2- Hadislerin Yazıya Geçirilmesi (kitabül hadis)
Hadisin yazıya geçirilmesi meselesi Bilginin korunması ve gelecek nesillere
nakledilmesinin önemli vesilelerindendir. Peygamberimiz ilk önce hadislerim
yazılmasına izin vermemiş, sünnetin ezberlenemeyecek kadar çoğaldığını görünce
yazılmasına müsaade etmiştir. Hem izin hem de yasağın gerekçesi olabilecek bir
sebebe ihtiyaç vardır. Bu sebep ; Kur’an dan başka bir şeyin öğrenimine
düşkünlük gösterilmesi ve bu yüzden Kur’an’ın terk edilmesi endişesidir .Açıkça
ortaya çıkmıştır ki ilk asırda hadislerin yazılmasının hoş karşılanmaması
Allah’ın kitabına bir başka şeyi eş tutmamak yada bir başka şey dolayısıyla
Kur’an’la Meşgul kalmaktan uzak kalmamak içindir.
Hadislerin Yazıya Geçirilmesinin Bazı Faydaları
Söz konusu Faydaları üç noktada özetlemek mümkündür
1- Hadislerin yazılması sonucunda şer’i delillerin kaybolması önlenmiştir
2- Her bir hadis dolayısıyla Rasulullah’a selatu selam okunması tekrarlanmış
olur.
3- Hadislerin yazıya geçirilmesinin en büyük faydası da Rasulullah’ın “Sözümü
dinleyip belleyen ve bellediği gibi başkalarına ulaştıranların Allah yüzünü
ağartsın” duasına nail olmaktır.
B - Tekamül Dönemi
Bu devre 2. Asrın başından 3. Asrın evveline kadardır. Hadis ilmileri bu
devrede tekamül etti. En önemlileri şunlardır:
-İnsanlarda hıfz melekesi zaafa uğradı.
-Senedler uzadı ve zamanın uzaması ve hadis ravilerinin çoğalması sebebiyle
tarihler artı.
-Siyasi bakımdan Şii, revafız, havric itikadi bakımdan da mutezile, cebriye
doğru yoldan sapmış .
Bu olumsuz gelişmeler karşısında İslam alimleri gayrete geldi ve muhtemel
her zararın önüne geçebilecek tedbirler aldılar
-Resmi Tedvin: Ömer bin Abdulaziz eyaletlere hadis olarak ne biliyorlarsa
yazmalarını ve zayi olmaması için bir araya toplamalarını emretti.
-Cerh ve tadil: Hususunda alimler daha geniş çalışmalar yaptılar.
-Ehli hadis olarak tanınmayan kişilerden hadis kabulünü durdular.
-Gizli illetlerini açığa çıkarmak için hadisleri inceden inceye araştırdılar.
Her yeni şekil için yeni bir tarif ve hükmünü açıklayan bir tarif ortaya
çıkardılar.
C-Hadis İlimlerinim Ayrı Ayrı Telif ve tedvin dönemi
Hicri 3. Asırdan 4. Asrın yarısına kadar sürer. Bu devre tasnif asrıdır,
hadis edebiyatının altın çağıdır. Çünkü bu asırda sünnet ve sünnetle ilgili
ilimler tam anlamıyla tedil ve tasnif edilmiş, hadis kitaplarının en
değerlileri Kütübü Sitteler bu devrede telif edilmişlerdir.
Kütübü Sitte ve Müellifleri
Bu dönemde görülen musannif eserlerin en meşhuru ve en muteberi hiç
şüphesiz, başta Buhari’nin Sahihi olmak üzere Kütüb-ü Sitteye dahil diğer
kitaplardır. Buhari, Müslim El Hacca Bin Kuşeyri (El camiul sahih), Ebu Davud
(Sünen), Tirmizi, Nesai (Mücteba), İbni Mace .
D - Bereketlenme Dönemi
4. asrın ortalarından 7. Asrın başlarına kadar uzanır. Bu dönem de ulema,
geçmiş alimlerin ilk tedvin devri eserleri üzerine eğildi. Bir branşta yazılmış
olan muhtelif eserlerde ki bilgileri birleştirdiler, öncekilerin ihmal
ettikleri konuları tamamladılar. Bunu yaparken de bilgileri senedleriyle tam
bir itimad içimde naklettiler. İşte bu devirde hadis ilimlerini içine alan
eseler telif edilmiş ve hadis ilimleri konusunda tedvin faaliyetleri iyice
gelişmiştir.
E-Olgunlaşma Dönemi
Bu devre 7. Asırdan 10. Asra kadar devam eder. Bu dönemde hadis ilimlerine
ait eserler tam kemaline ulaşmıştır. Bu ilmin bütün nevilerini içine alan
eserler ortaya konmuştur. Buna ibarelerin tehzibi ve meselelerin dikkatle
yazılması da ilave edilmiştir.
F-Duraklama Dönemi
Bu dönem 10. Asırdan 14. Asra kadar sürer. Bu dönemde ilmi meseleler
üzerinde çalışma tasnif ve yenilikler getirilmemiştir. Nazım ve nesir olarak
hadis ilimlerinde özet çalışmalar çoğalmıştır. Bu dönem alimlerini, konuların
derinliklerine girmeksizin önceki müelliflerin sözleri üzerinde lafzi
münakaşalar meşgul etmiştir
G-Uyanış ve Müsteşriklere Cevap Teşkil Eden Çalışmalar dönemi
14 asırdan günümüze kadar dönem içinde, İslam dünyasının şark ve garp ile
temasının neticesinde ortaya çıkan tehlikeler, hele hele askeri istilalarla
meydana gelen fikri istilaların her türlü tehlikenin fevkine çıkarttığı fikri
tehlikeler karşısında müslümanlar uyandı. Sünnet etrafında müsteşrikler
tarafından ortaya atılan ve ecnebi hayranları tarafından da aynen iktibas
edilen ve benimsenen birtakım desiseler ve şüpheler baş gösterdi. Bu ecnebi
hayranları bahis konusu şüpheleri mırıldanmaya ve nakletmeye başladılar. Şüphe
belirtilen bahisler etrafında eserler yazmak, onların yanlış ve iftiralarını
reddetmek gerekmekteydi. Keza mevcut hadis ilimleri hakkında telif usulü de
yenilemeyi gerektiriyordu. Binaenaleyh ulema bu gerekleride yerine getirdiler
ve faydalı ve gerçekten orijinalitesi olan eserler artmaya başladı.
Özet bilgi vermek ve anlaşılır olmak, takdir edileceği gibi zorluğu yanında
konunun bazı noktalarının ihmali bazılarına da şöyle bir temas edip geçivermeyi
gerekli kılar. Kanaatimiz odur ki Hadislerim çağdaş ihtiyaçlara cevap verebilen
yeni ve sıhhatli değerlendirmeler ne kadar yapılabilirse o kadar faydalı
olacaktır. Zira korkunç bir süratle İslam dışı bir yaşayışa kaymakta olan
insanımızı sünnet çizgisine çekebilmek, sünneti yaşanabilir bir yorumla topluma
takdim etmekle mümkün olabilecektir. Gerçekten günümüzün en ciddi meselesi,
sünnet bilgisine sahip olmaktan çok sünneti yaşama iradesini gösterebilmektir.
Unutulmamalıdır ki “Sünnete sarılmak” bir inceliktir, kabalığa ve katılığa alet
edilemez. “ Alemlere rahmet olarak gönderilmiş” bir peygamberin sünnetini
yaşayanların yada bu davada olanların, herşeyden önce her konuda dikkat etmesi
gereken husus nezaket ve zarafettir. Tekrar edelim ki fikri temeller dayanacak
her fikri hareket, yeni baştan sünnet eğilmek, onu yeniden yorumlamak ve
uygulamakla mümkün olacaktır. Bunun yolu da çokça hadis okumak ve onu anlamaya
ve yaşamaya çalışmaktır. Çünkü “Sözlerin en güzeli Allah’ın sözleri, yolların
en doğrusu Hz.Muhammed’in yoludur”