Mantik dilinde düsünmek,suur ile esya arasinda münasebet kurmaktir. Aynada
görünen hayal gibi esya ve olaylarin suurda tasavvur halinde tekrarlanmasidir
Dis dünyanin iç alemimizde bir nevi devamidir; veyahut sebeplerle sonuçlar arasinda
münasebet kurmktir Nazariye yapan mantik, düsünmeyi böyle tarif ediyor. Lakin
insanin gerçegini anlatan psikoloji, olaylarin böyIe cereyan etmedigini ortaya
koymaktadir. Düsünmeden evvel hissediyoruz dis dünyadan tesirler aliyoruz. Bu
tesirler, bizim menfaatlerimize zevklerimize ve isteklerimize cevap oluyorlar.
Bize faydali bir zevk sunan görüslere hakikat elbisesi giydiriyoruz.
Menfaatlerimizle zevklerimize aykri fikirleri hata olarak itham ediyoruz. Önce
hayati bir agaçtan ibaret varligimizdan fiskiran istihalar, türlu emeller ve
parlak hayallerle süslenmis olarak suurumuzda hakimiyetlerini ilan ediyorlar.
Sonra onlarin bütün varligimiza saldigi istekler, dis dünyaya çevriliyor ve
kendi hesaplarina hakikat avciligi yapiyorlar. Kendilerine uygun fikirlere
hakikat damgasini basiyor, aykiri görüsleri hakikat disi yapiyorlar. Böylece
bir fikrin hakikat olusu, her kes için müsterek ve kendi kendisinin ayni olan
bir realitenin degil bizim istek ve istihalarimizin emriyledir. Insanligin
düsüncesin hakim olan hakikat ölçüsü, insanin kendi hayati menfantleri,sahsi
hesaplari ve istekleridir; zevkleri veya aliskanliksaridir.Insan, kendinin olan
bu ölçüleri fikirlere tatbik ediyor ve bu ölçülerin fikirlerin dogrulugunu
arastiriyor; hükmünü onlarla veriyor. Ondan sonra kendi verdigi bu hükme uygun,
onu destekleyici sebepleri etrafinda topluyor.
Pesin vemis oldugu hükmünü onlarla halki ve mesru gösteriyor. Görülüyor ki,
düsünmek, kendimizi esyaya degil, esyayi kendimize uydurmaktir.Suurumuzu
olaylara irca etmekten uzak, olaylari hep kendi istihalarimizla isteklerimizin
emrine vermektir. Bu sebepten kendimizden müstakil olan bir realiteyi
tanimiyoruz. Mahiyeti bizi ilgilendirmeyen bir realiteden kendimize dogru bir
takim basamaklar siraliyoruz. Böylece kendimize uydurulan esya ve olaylar,
kendi zevklerimize, istihalarimiza ve kendi menfaatlerimize göre hükümler
giyiyor.
Dünyamizi hakikatin degi1 istihalarimizin gözü ile görüyoruz. Bu zavalli
dünya herkes için baska dünyadir. Karinca için büyük, günese göre küçüktür. Bahtiyarlar
için güzel, bedbahtlar için kötüdür. Bir tüccar çok kazanmayi muvaffakiyet ve
fazilet sayabilir, fukaranin gözünde ise bu istek, kötu bir istihadir.
Düsüncelerimizde birer isim hesabina dögüsen çocuklardan farkli degiliz.
Insanlar arasinda yeni yeni ihtiras kivilcimlari serperek ayriliklari
artiranlar, insanligin gerçek düsmanlaridir.Ihtiraslarin sahasindaki bütün
dögüsmeler, bütün ayriliklar bizi hakikatten uzaklastirrnaktadir. Çünkü
ihtiraslarin hepsi hakikatlerden uzaklastiricidir. Ölçülerimizin hepsi
izafidir.Hakikati nerede arayalim? Fikirlerirnizin dogrulugu hususunda
kullandigimiz ölçünün darligi, görüsümüzün darligini dogurur. Ölçünün genisligi
nisbetinde hakikate yaklasiyoruz. Hayatî menfaat ve istihalarimiz, fert olan
varligimizin dar sinirlari içerisinde kaldigindan daima hakikatten
uzaklastirir. Bizi baskalarina dogru götüren duygular, ferdiyetimizden
siyirarak daha genis ufuklara götördüklerinden hakikate 0 nisbette
yaklastiricidirlar. Kullandigimiz hakikat ölçüsü genisledikçe hakikate 0 kadar
yaklasiriz. Bu ölçü, sonsuzluk olunca mutlak hakikate temas ederiz.Istek ve
istihalariyle ferdi duygularindan ve her türlü menfaatler sisteminden kendini
kurtararak sonsuzlugun ilhami ile düsünen insan, mutlak hakikatlere ulasmistir.
Zira hakikat sonsuzlugun emridir. Bu emri alabilmek için, önce zevklerimizle
istihalarimizdan siyrilmamiz lazimdir.Sonra da sahsi menfaatlerimizden
uzaklasmaliyiz. daha sonra zümre menfaatlerini reddedebilmeli, zümrelerin ve
partilerin disinda yasamasini bilmeliyiz. En sonra, ulvi olsalar bile
benligimize tahakküm eden bütün hislerden zafer duygularindan, muvaffakiyet
gururlarindan, nefsimize itimatlardan kurtulup havalanarak bir uçusta
sonsuzlugun bölgesine siginabilmeliyiz. Genç neslin fikir terbiyesini yapanlar,
onlari bu gururlariyla hoyratlastirmak, bos bir gayrettir.Bizden çikip
hakikatin arasinda pek çok bir perdeler gerilidir.Bizden çikip hakikate varmak
için, bu perdelerin birer birer delinmesi lazimdir. Hakikati bizden saklayan ve
birbirimize yabanci hatta düsman yapan bu perdelerin bir kismi nefsimize ait
istihalardir, bir kismi aliskanliklarla telkinlerin eseridir, bir kismida ançak
ibadetin dagitabilecegi gafletlerdir.
Sonu olan bu alemde sonsuzlugun yolcusu olan insan, arzimizin bu yalniz yolcusu,
burada bir muamma olan hayatina bir hikmet, kendine dost , düsüncesine destek
bulabilmek için sonsuzluga dayanarak düsünmekle anlasiliyorlar.