Genel Değerlendirme: Kitap,
misyonerliği, tarihçesini ve bugünkü boyutunu anlatıyor. Yazarların bir
misyoner üniversitesinden mezun olmaları kitaba ayrı bir değer katıyor.
SÖMÜRGECİLERİN AJANI İKİNCİ KUŞAK YERLİDİR ARTIK
Misyonerlik, haçlı seferlerinin cephe değiştirmiş ve süreklilik kazanmış
biçimidir. En son ABD.'nin Saddam'ı gizlice kışkırtarak Kuveyt'e saldırtıp,
daha sonra da kendisinin barış havarisi olarak Suudi Arabistan'a 4.000. askerle
inmesi, doğrusu, bizleri şaşırtmadı. Çünkü Haçlı Seferleri barış adına
yapılıyordu. Gaye zengin Petrol yataklarına sahip olmaktı.
İngiliz misyoner teşkilatlarının Osmanlı ile ilgisi XVIII. asrın ortalarına
doğru Moravya Kilisesi'nin çalışmaları ile başlar. Kilise, İran, Mısır ve
Habeşistan halkını Hıristiyan etmek için uğraşmış, fakat netîce alamamıştır.
CMS'nin 1903 raporlarına göre Orta-Doğu' da 141 misyoner, 183 yerli yardımcı, 3
muhabir, 75 okul, 4600 talebe vardı. Bugünkü sayıları 1.500.000.'dir. Amerikan
Board Şirketi'nin merkezi Malta adasında idi ve modern imkanlarla çalışıyor,
misyonerlik yapıyordu.
Misyonerler, târihten bugüne metot değiştirerek süregelmişlerdir. Türkiye'de
misyonerler Atatürk'ü amaçlarına alet etmişlerdir. Dejenere edilmiş Müslüman
ailelere hastalıklarının iyileşeceği iddiası ile Fener Rum Patrikhanesi'nde Haç
çıkarttırılıyordu. XIX. Yüzyılda misyonerlik faâliyetlerini hızlandıran Cizvitlerin
Suriye'deki misyonerlik faaliyetlerinin odak noktasını sağlık merkezleri teşkil
ediyordu. Gezici doktorlar etkin rol oynuyorlardı ve doktorlar hastalara
"Gerçek şifa veren İsa'dır" diyorlardı. "Hemşire" in tarifi
yapılırken "Hemşire, yalnız hastaların acısını hafifletmek için uğraşmaz,
aynı zamanda İsa'nın risaletini de onlara anlatmaya çalışır".
Yabancı okulların adları bile misyoner adları idi. Saint Benoit Kız ve Erkek
Lisesi, Saint George Kız Lisesi gibi. I. Dünya Savaşı sırasında cephelerde yaralanan
Osmanlı askerlerine şahâdet şerbeti içmek üzere iken, Hıristiyanlığı telkin
etmek isteyen misyoner hemşire Florance Nightingale adına hemşire yüksek okulu
açıp, İÜ'ne bağlamak, Türk milleti adına ne büyük züldür. Misyonerler yedi.
yüzyıl önce Şark Dilleri Enstitüsü kurup, Arapça, Farsça, Türkçe, Urduca
eğitimini şart koşuyor. Fakat Türkiye'de hâlâ Osmanlıca'nın ders olarak
konulmasına müsaade edilmiyor.
NEYİN 500. YILI KUTLANIYOR?
Yahudî'ler Endülüs'ten 1492'de Batının engizisyonundan kaçıp, Türkiye'ye
sığınmalarının 500. yıldönümü, 1992'de kutlanırken, unutulmamalı ki, 1492,
Grenada'nın düştüğü yıldır. Bu tarihte koskoca Endülüs yakılıp-yok edilmiştir.
Her şey yerle bir edilmiş, taş üstüne taş bırakılmamıştır. Endülüs'e ağıtta,
ülkesini kaybedip ağlayan Emir'e, annesi şöyle seslenir: "Ülkesi için
erkekler gibi dövüşmeyenlere, kadınlar gibi ağlamak düşer. Ağla!"
Misyonerlerin ağına sırasıyla, Rum, Ermeni ve Yahudî'ler düştüler ve
misyonerler, Rotarian, Lions, körler sağırlar, ortopedik özürlüler çatısı
altında toplandılar.
Oryantalizm, diğer adlarıyla, Şarkiyatçılık veya Müsteşriklik misyonerlikle
birlikte doğmuş ve misyonerliğin yan kolu olarak çalışmıştır.
Oryantalizm üzerine Prof. Dr. Suat YILDIRIM: "Siyasi sömürge dönemi
bitmiştir. Fakat Batı, yaptığı zulüm ve sömürünün tepkisini hesap ettiğinden,
Müslüman'ların eline fırsat geçmesinden korkmaktadır. Bunu önlemek için,
oryantaliste ihtiyacı vardır; Müslümanların dinlerine ve medeniyetlerine ait
şüphe uyandırmak, onları bölmek, uyutmak, petrolün elde tutulması
gibi...".
Emperyalizm hakkında Hekimoğlu İsmail: "Bu kelime, her şeyiyle
Avrupa'nın malıdır. Emperyalizm sadece sınırların genişletilmesi değil,
devletlerin servetlerini gasp, milletleri esir etmektir. Teknoloji, ekonomik
emperyalizmi doğurdu. Emperyalizmin motor gücü ideolojilerdir. Müslümanlar
elbiseleriyle, yemek tarzlarıyla, yaşama biçimleriyle istila
edilmişlerdir".
İstanbul'daki Patrikhane hep başa bela olmuştur. 2 Temmuz 1990'da Amerika'ya
giden Patrik Dimitrios, ABD'de devlet töreni ile karşılanmıştır. Oysa daha önce
TC. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, ABD ziyaretinde verdiği resepsiyonda en alt
seviyede temsil edilmiştir. TC. Başbakanı T. Özal bir albay tarafından
karşılanmıştır. Yılbaşı kutlamaları, Noel Baba şenlik ve hediyelerinin Müslüman
ülkelerde gelenekleşmesi, misyonerlerin başarıya ulaştığının ifadesi olmuştur.
MİSYONERLER PARAYI NEREDEN BULUYORLAR?
Misyoner olmak için şartların en mühimi, Londra'daki Misyoner
Cemiyeti Mektebi'nde tahsil görerek, yüksek derecede diploma almaktır. Kendilerine
bütün Avrupa'da her türlü destek çıkılıyordu ve gittikleri yerlerde en lüks
hayatı yaşıyorlardı. Doç. Dr. İhsan Süreyya Sırma 1985'de kendisine Bayburt'ta:
"Hocam! Bu bir Alman'dır; Müslüman olmuş. Adı da Alaaddin'dir"
demeleri ve neticede şüphelenerek Almanya'da odasında yapılan aramada
misyonerlikle alakalı çeşitli dokümanlar bulunmuş ve ajan olduğu ortaya
çıkmıştır.
ULUSLARARASI SOS. ÇOCUK KÖYLERİ
Şu an 280 SOS. Çocuk Köyü bulunmaktadır. Çoğu İslam ülkelerindedir.
Türkiye'de Menderes döneminden beri faaliyet göstermişler fakat bir türlü
muvaffak olamamışlardı. Nihayet "Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar
Vakfı"nı kurarak, Bolluca'da 52 dönümlük arazi üzerine 1990 yılında 13
villa ile faaliyetlerine başlamışlardır.
Misyonerler, sömürgecilerin keşif kollarıdır. Şu an ön planda olan, ekonomi,
siyaset ve eğitimdir. İslam ülkeleri ve üçüncü dünya ülkelerinin tümünü adeta
işgal eden ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER, çağdaş misyonerlerin üslendiği eğitim
kurumlarıdır İlaç sanayiine gelince, Dünya Sağlık Teşkilatı, tüm hastalıklar
için 700 çeşit ilaç kullanılmasını prensip olarak önerirken, İslam ülkelerinde
bu sayı 20.000.'e çıkmaktadır. Kendi ülkelerinde kobay olarak fareyi
kullanırken, İslam ülkelerinde ise insanları kullanmışlardır.
Müslüman ülkelerdeki Batı yanlısı yönetici ve yazarların İslam'a saldırırken
kullandıkları malzemelerin hepsi, misyonerlerin İslam'a saldırmak için sunduğu
malzemelerdir; gericilik, irtica, kadın köleliği vb TRT ve özel kanalların çoğu
bilerek veya bilmeyerek Hıristiyanlık ve Siyonizm propagandası yapan filmler
yayınlamaktadırlar; Küçük Ev, He-Man, Şahin Tepesi, Flamingo Yolu, Dallas
dizileri gibi. Türkiye bu son yıllarda İmam-Hatip, başörtüsü, yurt, cami, okul,
alim, zikir, toplantı, bazen bir öğretmenin kavgasını çok verdi.
25.4.1990 tarihinde Almanya'nın Essen şehrindeki Türk konsolosluğu, bir
hanımı, başı örtülü ve çarşaflı olduğu için konsolosluğa almamışlardır.
Müslüman olan Regina'nın avukatı, mahkemede hakime: "Hıristiyanlıkta
rahibeler, kutsal kadın olarak tanımlanır. İslam ise, İslam'a itaat eden bütün
kadınları kutsal addetmiştir". demiştir.
1991'de M. Ü. Fizik bölümünde okuyan bir arkadaşımıza yabancı hocaların
yazın köylerine kadar gelmesi... Temmuz 1990'da Arçelik' in Eskişehir
fabrikasında, bir mühendis, bir şef, bir ustabaşı namaz kıldıkları için işten
çıkarılmışlardır ve askeriyeden atılanların sayısı ise oldukça yüksektir.
MİSYONERLİĞİN KISA TARİHÇESİ
Misyonerlerin kendi milletlerinin parmakları ve ülkelerinin
casusları oldukları unutulmamalıdır. Misyonerlerden bazıları İslam edebiyatı ve
ilimleriyle meşgul oluyorlar. Onların bu husustaki gayeleri, sadece doğruların
içinde bir aşağılık kompleksi, ruhi bir tesanütsüzlük doğurmak ve onları bu
yoldan maddeci batı medeniyetine boyun eğdirmeye doğru sevk etmektir.
MİSYONERLİGİN İÇYÜZÜ
Batı dünyasını incelediğimizde, manevi değerlere ehemmiyet vermeyen,
materyalist ve hiç bir dîne inanmayan, azgın bir alem buluruz. Emin Reyhani'nin
de dediği gibi, petrole, altına ve madene tapan Amerika, dünyanın yarısını
manevi hayata ve dinden gelen bir barışa daveti gaye edinen misyonerlerle işgal
etmiştir. Yeryüzünün dört bir yanına dağılan misyonerler, biraz seyahat, biraz
macera, çevresindekilere tahakküm gibi sebeplerle de gidiyorlardı.
İslâm'a karşı bu korkunç düşmanlığın esas sebebi, ondaki gizli kuvvettir.
misyonerler, İslam devletleri arasında birleşme hareketlerini engellemede büyük
rol oynamışlardır. Avrupalıların politikalarının gerçek yüzü, Batılı
devletlerin, Doğulu devletleri köle yapmak arzu etmek istemeleridir.
Misyonerler, yazdıkları yüzlerce eserde, İslamiyet'in bütün prensipleriyle
alay etmekten çekinmiyorlar. Böylece yüz kızartıcı bilgisizliklerini teşhir
ediyorlar. Yazar, Avrupa'da iken, bir grup misyonerler tartışıyor ve o
misyonerlerin Peygamberimize karşı söylediği sözler...
Resmi misyoner belgelerinde Müslümanları Hıristiyanlık saflarına katmayı
başaramadıklarını, misyonerler de itiraf ediyorlar. Bunun için misyonerler,
Müslümanların inançlarını sarsmak yolunda "insani (!)" çalışmalara
kanaat getirdiler.
MİSYONERLERİN YETİŞTİRİLMESİ
Onlara, Doğunun ruhunu anlatacak hususiyette hazırlanmış programlar tatbik
edilir. İspanya, Paris ve Roma'da bu tür okullar vardır. Misyonerler bütün
yolları gayeleri uğrunda kullandılar. Bütün içtimai münasebetleri istismar
ettiler, doktorluk, eğitim vb
Misyonerler, Hıristiyanlık inancına zıt olan prensipleri kabul etmek için
hazırlanmayı kendilerine gerekli buluyorlardı. Mesela "İsa, Allah'ın
oğludur" sözünü her yerde kullanmıyorlardı.
JOHN MOTT, 1910 yılında.,dünya ülkelerinde bulunan 150 misyoner derneğinin
delegeleriyle Edinburg'da bir misyonerlik kongresi yapılınca çok seviniyor. Her
ülkenin misyonerlik çalışmalarında kendilerine göre hedefleri ve gayeleri
vardır. Misyonerler, Osmanlı'da dirlik bırakmamışlardır, yabancılar vergi dahi
vermemişlerdir. Misyonerler inatçıdır. Doktorluk, misyonerlerin bir hilesidir.
"İnsanın olduğu yerde, acılar da vardır. Acıların olduğu yerde doktorluğa
ihtiyaç vardır. Doktorluğa ihtiyaç olan yerde de, misyonerlik için uygun bir
fırsat vardır. Misyoner, acıları daima istismar etmiştir.
*Misyoner pirinç verip, çocuk alıyor.
*Misyonerlerin amacı din değildir.
*İkonomos'un torunları, Müslüman Türk'ü gagalıyor.
6 Temmuz 1770'de Cezayirli Hasan Paşa, Çeşme'de Rus ve İngiliz'lerle savaşıp
yaralandığında, tesadüfen papazın evine düşer ve papaz ona yardım eder. Hasan
Paşanın vezir olduğunu öğrenince, ondan taviz koparır ve papaz okulu açılmasına
müsaade alır. Yıllar sonra bu okulda Türk'lere karşı düşmanlık aşılanmaya
başlanır ve yıllar sonra Alibey Adası'ndaki papaz okulu, Türk'lere tuzak
hazırlar ve ilk Rum-Türk düşmanlığı burada başlar.
*Yetmiş dokuzuncu plan
Diğer planların özeti sayılabilir. Pitzipios'a
aittir. Târih: 1860'dır. Bir Yunanlı olan bu şahıs, çok hayalperesttir.
Bazıları:
1-İstanbul'un Doğu Müttefikleri'nin merkezi olması,
2-Şu devletlerin kurulması: Eflak, Boğdan, Sırp, Bulgar, Bosna, Arnavutluk,
Mora, Mısır, Trablusgarp, Tunus, Ermenistan ve daha niceleri.