Bilim Tarihinde Matematik
Matematikle ilgili eserler
incelendiğinde; birinci grup olarak, Eski Yunan matematikçilerinden Tales
(Thales M.Ö. 624-547), Fisagor (Pythagoras M.Ö. 569-500), Zeno (M.Ö. 495-435),
Eudexus(M.Ö. 408-355), Öklid (Euclides M.Ö. 330?-275?), Arşimed (Archimedes M.Ö.
287-212), Apollonius (M.Ö. 260?-200?), Hipparchos (M.Ö. 160-125), Menaleas
(doğumu, M.Ö. 80) İskenderiyeli Heron (? -M.S.80) , Batlamyos (Ptelemeos Claudis
85-165) ve Diophantos (325-400) ile bunların çağdaşlarının adları görülür. Daha
sonra, ikinci grup olarak da Batı Dünyası matematikçilerinden; Johann Müler
(Regiomantanus ,adıyla da tanınır, 1436-1476), Cardano (1501-1596), Decartes
(1596. 1650), Fermat (1601-1665), Pascal (1623-1662), Newton (Isaac Newton
1642-1727), Leibniz (1646-1716), Mac Loren (1698-1748), Bernoulli'ler (Bu
aileden sekiz ünlü matematikçi vardır. Bunlar; Jean Bernoulli l667-1748, Jacques
Bernoulli 1654-1705, Daniel Bernoulli 1700-1782...), Euler (1707-1783), Gespard
Monge (1746-1818), Lagrance (1776-1813), Joseph Fourier (1768-1830), Poncolet
(1788-1867), Gauss (1777-1855), Cauchy (1789-1857), Lobatchewsky (1793-1856),
Abel (1802-1829), BooIe (1815-1864), Riemann (1826-1866), Dedekind (1831-1916),
H. Poincare (1854-1912) ve Cantor (1845-1918) ile bunların çağdaşlarının adları
belirtilir Bu bilginlerin adlarını ve matematikle ilgili sistem, teorem ve
kavramlarını her kademedeki orta dereceli okul ile üniversite ve dengi okul
matematik kitaplarında görmek mümkündür.
Yukarıda; birinci grup olarak belirttiğimiz; Eski Yunan (Antik çağ,
Grek) matematikçileri; M.Ö. 8. yüzyıl ile M.S. 2. yüzyıl arasında, ikinci grup
olarak belirttiğimiz Batı Dünyası matematikçileri ise, 16. ile 20. yüzyıl
arasında yaşamışlardır: Burada akla şöyle bir soru gelmektedir. 16. yüzyıldan
önceki zaman içerisinde matematik konularında hiç bir araştırma ve çalışma
olmamış mıdır? Özellikle, islamiyetin ilk yılları olan 7. yüzyıl ile 16. yüzyıl
arasında yaşamış olan Türk-İslam Dünyası matematik bilginlerinin varlığı ve
çalışmaları görmezlikten gelinmiştir.
Gerçek olan şu ki; Türk-İslam Dünyası matematikçileri, yukarıda
birinci grup olarak adlarını belirttiğimiz Eski Yunan bilginlerinin ortaya
koyup, yeterli çözüm getiremedikleri, matematik sorunlarına yeni çözümler
getirdikleri gibi, bu bilime yeni sistem, kavram ve teorem kazandırmışlardır. Bu
başarılarının sonucu bugünkü ileri matematiğin temelini atmışlardır. Her ne
kadar, Batı'lı bazı bilim tarihçileri, Eski Yunan matematiğini geliştirmiş
olmakla vasıflandırıyorlarsa da, son yüzyıl içinde yapılan araştırmalar, bu
hükmün temelinden yanlış olduğunu ortaya koymuşlardır.
Ülkemizde, evrensel nitelikteki kendi alimlerimizin bilimsel yönlerine
gereken ve yeterli önem verilmezken; Batı'da, özellikle son yüzyıl içerisinde,
bilginlerimize ait yüzlerce cilt eser ve makalelerin yayınlandığı, hatta bu
bilginlerimiz için, yaşadığı yüzyıllara adlar verildiği ve anma törenleri
düzenlendiğini görmek mümkündür. Bunlardan birkaç örnek vermek gerekirse;
dünyada ilk cebir kitabı yazanın Harezmi (Harezm 780-Bağdat 850),
trigonometrinin temel bilginlerinden olan sinüs ve cosinüs tanımlarını ilk
açıklayan el-Battani (Harran 858-Samarra 929) , tanjant ve cotanjant tanımları
ile ilgili temel bilgileri Ebu'l Vefa (Buzcan 940-Bağdat 998), Pascal'a (Blaise
pascal 1623-1662) izafe edilen ve cebirde önemli kuralları ihtiva eden "Binom
Formülünün" Ömer Hayyam'a (1038-Nişabur 1132) ait ve Kepler'in (Johannes Kepler
1570-1630) araştırmalarına rehberlik edenin İbn-i Heysem (Basra 965-Kahire
1039). olduğunu belirtebiliriz. Ayrıca Sabit bin Kurra (Harran-826-Bağdat 901)
için "Türk Öklid'i" bilim dünyasının en büyük alimi, Beyruni (Bruni) (Ket
973-Gazne 1052) için "Onuncu Yüzyıl Bilgini", ünlü Türk hükümdarı Uluğ Bey için
"On Beşinci Yüzyıl Bilgini" öğrencisi Ali Kuşçu için "On Beşinci Yüzyıl
Batlamyos'u" dendiğini de belirtmek mümkündür.
Yukarıda sadece birkaçının adını belirttiğimiz 8. ile 16. yüzyıl
Türk-İslam Dünyası alimlerinin eserleri, Batı'da "Tercüme Yüzyılı" olarak
adlandırılan 12. yüzyıl başlarından itibaren, önceleri zamanın bilim dili olan
Latince'ye, daha sonradan da, öteki Batı dillerine çevrilmiştir. Çevrilen bu
eserlerin asılları ise, Doğu Yazma Eserleri ile zengin olan Avrupa
kütüphanelerinde muhafaza edilmekte ve hala, ilgili bilim adamlarının elinde,
gerektiğinde temel müracaat kitabı, ya da kaynak eser olarak
değerlendirilmektedir
Bazı kaynaklar, matematiğin
kurucusu ve geliştiricisi olarak, Batı dünyası matematikçilerinin adlarını
belirtir. Gerçekte; Avrupa, 8. ile 16. yüzyıl Türk-İslam Dünyası
matematikçilerinin hazırlamış oldukları temel eserlerden büyük istifadeler
sağlayarak, matematiği, bugünkü ileri seviyesine ulaştırabilmişlerdir. Öyle ki;
Türk-İslam Dünyası matematikçileri, Batı dünyasının ilmi düşünce ve araştırma
duygularını ateşleyerek harekete geçirip beslediler ve yeni bir canlılık
kazandırdılar. Cebir, geometri, aritmetik ve trigonometri konularında Batı'yı
kendi görüş ve keşiflerine dayanarak ilerleyebileceği seviyeye getirdiler.
16. yüzyıl sonları için İtalyan matematikçi Cordano'nun (1501-1576)
adını belirtebiliriz.
17. yüzyılda; İngiliz (İskoçyalı) Jean Napier (1550-1617), İsviçre
matematikçilerinden Gulden (1577-1643); İtalyan matematikçilerinden Cavalieri
(1598-1647); Fransız matematikçilerinden Rene Descartes (1596-1650), Desargues
(1593-1662), Blaise Pascal (1623-1662), Pierre Fermat (1601-1663); Hollandalı
matematikçi Huygens'in (1629-1695) adlarını belirtebiliriz.
Bu kişilerden J. Napier logaritmaya ait sistemleri ortaya koymuştur.
R.Descartes de analitik geometriye ait yeni bazı temel esasları ortaya koymuş,
mevcut analitik geometri bilgilerini sistemleştirmiştir. Diğer matematikçiler
de, matematiğin çeşitli dallarına ait, bazı yeni temel
bilgiler kazandırmışlardır.
18. yüzyılda; İsviçre matematikçilerinden; Bernouilli (Jacques I
1654-1705), Cramer (1704-1752), Leonard Euler (1707-1783), Alman
matematikçilerinden Gott-fried-Wilhelm Leibniz (1146-1716), İngiliz
matematikçilerinden lsaac Newton (1642-1727), Mac-Loren (1698-1746), İtalyan
Matematikçilerinden Ceva (1648-1734), Riccati (1676-1754), Fransız
matematikçilerinden Clairaut'in (1713-1765) adlarını belirtebiliriz.
19. yüzyıl Fransız matematikçilerinden; Jooeph-Louis Lagrance
(1736-1813), Gasport Monge (1746-1818), Pierre-Simon Laplace (1749-1827), Joseph
Fourier (1768-1830), Galois (1811-1832), Legendre (1752-1833), F. W. Bessel
(1784-1846), Augustin-Louis Cauchy (1789-1857), Jean-Victor Poncolet
(1788-1857), Poinsot (1771-1859), Brianchan (1785-1864), Dupin (1784-1873),
Chasley (1793-1880), Charles Hermite (1822-1901); İtalyan matematikçilerden
Carnot (1753-1823); Norveç matematikçilerinden Niels Henrik Abel (1802-1829),
Alman matematikçilerden, Jacobi (1804-1851), Carl Friedrich Gauss (1777-1855),
Gerge Friedrich Berhard Riemann (1826-1866), Leopold Kronecker (1823-1891),
Erust Kummer (1810-1893), Weierstrass (1815-1897); Sovyet matematikçilerinden
Nicolas lvanawitch Lobatchewsky (1793-1856), Sonia Kowallewska (1850-1891);
ingiliz matematikçilerden Gerge Boole (1815-1864), Cayley (1821-1895), James
Joseph Sylvester (1814-1897) ve İrlandalı matematikçi William Rawan Hamilton
(1805-1865) adlarını belirtebiliriz.
Bu kişilerden; Gasport Monge, tasarı geometrinin; Carnot, konum
geometrisinin; Newton, sonsuz küçükler geometrisini; pascal, Huygens ve Fermat
da, olasılık hesabını ve gökmekaniğini geliştirdiler.
20. yüzyıl başları için; Alman matematikçilerinden Dedekind
(1831-1916), L.Fhillip Cantor (1845-1918), Fransız matematikçilerinden Henri
Poincare'nin (1854-1912), ülkemizde de, Henri poincare'nin öğrencisi Salih
Zeki'nin (1864-1921) adlarını belirtebiliriz.
Daha sonra gelen; Alman, İngiliz, Fransız, Amerika Birleşik Devletleri
ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyelteri Birliği, Japonya ve Hindistan ile Çin'de
yetişen matematikçiler, matematiğe kazandırdıkları yeni bilgiler ile, matematiği
insan zekasının en yüksek eseri haline getirmeyi başardılar.
Yapılacak kısa açıklamalardan sonra, şu gerçek ortaya çıkacaktır.
Bugünkü ileri matematik ve bunun uygulama alanı olan astronomi (gökbilim) ve
fiziğin temel bilgileri, uygulamaları ile birlikte, başlangıçta, Eski Mısır ve
Mezopotamya'da vardı. Daha sonraları bu bilgiler, Eski Yunan, Eski Hint ve 8.
ile 16. yüzyıl Türk-İslam Dünyasında ileri seviyeye gelmiştir. Bilahare 17.
yüzyıl sonrası, Batı Dünyasında yapılan çalışmalar sonucunda, bugünkü <<Saadet
Devrine>> ulaşabilmiştir. Bu gelişimde, 17. yüzyıl öncesi medeniyetlerin şeref
payları inkar edilemeyecek kadar açıktır